Arap Youtuber: Urumçi’de Namazsız 48 Saat!

Mısırlı bir YouTuber, Çin'in Doğu Türkistan hakkındaki uluslararası topluma yönelik sürdürdüğü yalancı propagandasının kandırmacadan başka bir şey olmadığını ortaya çıkardı.

YouTube platformunda 800 bine yakın takipçisi bulunan Mısırlı YouTuber Ahmed Elbedawi, 6 Temmuz'da " Çin'de namazsız 48 saat - Uygur Müslümanlarının Gerçek Hayatını Deneyimledim" başlığıyla Doğu Türkistan ziyaretini yayımladı.

Çin rejimi yıllardır “Doğu Türkistan’da İnsan hakları, yaşama hakkı ve dini İnanç özgürlüğü garanti altındadır" propagandası yapıyor, başta İslam ülkeleri olmak üzere uluslararası toplumda göz boyamaktan başka amacı olmayan Çin, bölgede işlediği insanlık dışı cinayetleri örtbas etmeye çalışıyor. 

“UYGUR SOYKIRIMINI BİLİYORUM!”
Ahmed Elbedawi'nin Pekin'den Urumçi'ye beş saatlik bir uçuş yaptığı gösterilen video içeriğinde, Mısırlı Youtuber Doğu Türkistan meselesini yakından takip eden Müslümanlardan biri olduğunu, Urumçi'ye yaptığı ziyarette, milyonlarca Uygur'un Müslüman oldukları için cezaevlerine ve esir kamplarına gönderildiğini hatırlatarak, bu sorunların gerçek olup olmadığını yerinde incelemek için bu ziyareti gerçekleştirdiğini söylüyor. 

Dini inançlarını kamuoyu önünde ya da sosyal medyada açıklayanların ise keyfi tutuklandığını, mimleneceğini, burada Müslümanların tüm hayatının zulüm ve yapay zeka destekli yüksek teknolojik aletlerle gözetim altında olduğunu belirtiyor. 

Ahmed Elbedawi, Doğu Türkistan ziyareti sırasında, önceki ziyaretçilerin aksine, önceden hazırlanmış kurmaca turizm cazibe merkezlerine ve Uygur-İslam kültürünü çarpıtmak amacıyla tertip edilen sergilerle yetinmemiş; Doğu Türkistan'daki realiteyi deneyimlemek için mümkün olduğu kadar bulunduğu bölgede yer alan camileri ziyaret etmeyi ve Uygurlarla sohbet etmeye çalışıyor.

İLGİLİ HABERLER: ALAHIN SELAMI BİLE YASAK!

Bu süreçte Çin'in var gücüyle dünyadan saklamaya çalıştığı ve uluslararası toplumun algısını yanlış yönlendirdiği sözde açık olan ibadethane, Türbelerin neredeyse tamamının kapalı olduğunu, halkın yabancılarla konuşması hatta “Essalamu Aleyküm” ‘a bile yanıt vermesinin yasaklanarak dünyada benzeri görülmemiş zulüm uyguladığını gözler önüne seriyor.

Videosu üç günde 200.000'den fazla izlenen ve altına binlerce yorumlar düşen Youtuber’in, Instagram ve diğer sosyal medya platformlarında da çok sayıda takipçisi bulunduğundan, Doğu Türkistan'daki sistematik soykırıma kısa sürede dikkat çekmeyi başarıyor. 

Doğu Türkistan’da 48 saat boyunca namaz kılamayan Arap Youtuber, Urumçi'de gezerken hiç açık Cami bulamıyor, nihayetinde yıkımdan sağ kurtulan Tunganların Güney Ulu Camii yakınından geçiyor ve Ahmed Elbedawi camiye girmeye kalkışınca kapalı  olduğunu şaşkınlık içinde öğreniyor. 

Ahmed Elbedawi, Urumçi'de bir restorandaki Uygur'la tanışıyor ve önceki Youtuberler gibi  "Müslüman mısın?" diye soruyor. Uygur Türkü adam kendisine sorulduğu soru karşısında sadece başını sallayarak sesli yanıt vermekten kaçınıyor.

“MÜSLÜMAN OLSAN BİLE NAMAZ KILAMAZSIN’’
Ahmed Elbedawi ayrıca Urumçi'de, Çin'in propaganda kanalında sürekli olarak gösterilen yabancı ülke delegelerinin Doğu Türkistan ziyareti ile ilgili bütün propagandaların sahte olduğunu ve uluslararası toplumu kandırmaktan başka vasfı olmadığını vurgulayarak, bölgedeki bütün camilerin kapalı olduğunu sadece belirli günler ve belirli ziyaretçilere açılacağını ortaya çıkardı.

Ahmed Elbedawi Urumçi'deki meşhur “Ak Mescid” Camiinde namaz kılmanın yasak olduğunu kayda alarak, Cami'ye girmeyi deniyor ve kapısını çalıyor. Caminin içinden yaşlı bir adam çıkarken, kendisinin Mısırlı Müslüman olduğunu söyleyince, "Müslüman olduğunu biliyorum ama namaz kılamazsın" yanıtını veriyor.

Mısırlı Youtuber, yaşlı adamın gösterdiği açık Camiyi zar-zor bulabiliyor. Ancak gittiği Camide de aynı şekilde kapalı olduğunu fark ediyor. Cami etrafındakilere namaz kılacağını söylüyor fakat, görevliler, henüz namaz vaktinin gelmediğini belirterek girişine izin vermiyor. Yabancı YouTuber, bu ziyaret aracılığıyla Doğu Türkistan'da İslam'ın ve Müslümanların bastırıldığını, her türlü ibadetin yasaklandığını, islamın en basit göstergelerinden olan Namaz ibadetinin yasak olduğunu, hatta Uygurların hayatından islam ve Müslümanlığa yönelik en ufak bir emareye izin verilmediğini yansıtarak, Çin’in Uygur Müslümanları üzerindeki dini baskısını ve yarattığı korku iklimini bir kez daha gözler önüne seriyor. 

İLGİLİ HABERLER: ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ CEZA KAMPLARI 

Çin rejim hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk, asimilasyon ve soykırıma uğramaktadır. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler bu baskının kurbanı olmaktadır.

Doğu Türkistan’da ağır insan hakları ihlallerinden aşmış soykırım derecesine ulaşan, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine gelen Uygur meselesi, küresel bir sorun haline geldi. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Ortaya çıkan Resmi veriler ise, Çin Komünist Partisi idaresinin kültürel ve etnik soykırım uyguladığı Doğu 

Türkistan’daki toplama kamplarında milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyduğunu gösteriyor. Fakat Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizlemeye ve soykırımı yalanlamaya çalışıyor.

HAKSIZ YERE HAPSEDİLİYOR
Günümüzde şu an bile Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere, bilinmeyen bir yerlerde hapsediliyor. Bu baskı tüm şiddetiyle devam ederken, tanıkların ifadelerine göre tutuklulara işkence ediliyor. Sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. Tırnak çekme, kamçı, elektrik verme gibi işkencelere maruz kalıyor. Kadınlar toplu tecavüze uğruyor.

Milyonlarca genç Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Birçoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyor. Kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor. Genç kadınlar Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan yaklaşık 800 bin Uygur Türkü çocuk, “melekler yuvası ” denilen çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya Çince yaşamaya, tıpkı bir Çinliymiş gibi davranan, yaşam felsefesi, ideolojisi, hayata bakışı tamamen Uygurlardan kopuk komünist bireyler olması için yetiştiriliyor.

“KARDEŞ AİLE” REZALETİ
Milli ve dini kültür mirasları, Uygur tarihi ve kültürü, Türk- İslam mimarileri, tarihi şahsiyetlerin türbeleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. 16 bin Cami yıkıldı. Kur’an-i kerim başta olmak üzere Uygurca yazılmış sayısızca eresi kitapları yakıp yok etti. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni sayılıyor.

“Kardeş aile” projesi adı altında her Türk aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Sözde “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde 10 günlerce konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyor.

 
Muhammed Ali ATAYURT-Istiqlal Haber 
Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=M5KvST5-KmY

Bu Haberi 1799 kişi okudu!
11/07/2024
YORUMLAR
YORUM YAP
0 Yorum bulunmaktadır.