Ayların sultanı Ramazan ayındayız.
Ancak bu mübarek ayın huzurundan mahrum bırakılmış nice memleketler, nice yuvalar var dünyada.
Bugün 11 Nisan 2022 (Pazartesi), başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş olan Ramazan ayının on’uncu günündeyiz.
Bu on gün içerisinde, 35 milyonluk bir Müslüman toplumun yaşadığı Doğu Türkistan ile “Ramazan” veya “Oruç” kelimesinin bir arada geçtiği herhangi bir bilgi yada habere rastladınız mı internette?
Yok değil mi?
Ben rastladım.
Çin Uluslararası Radyosuna göre “Çin'in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi kentinde yaşayan Müslümanlar, 2022 Ramazan Ayı'nın ilk gününü 3 Nisan'da karşıladı. Müslümanlar Namaz kılmak için yüz yıllık tarihe sahip olan Bai da si (Ak Mescit) Camii'ne akın etti.”
Bu cümleleri okurken Doğu Türkistan’da soykırım olduğuna inanır mı insan?
Siz inanır mısınız?
Bir de altına “Yerel saatle 22.20'de iftar yapan Müslümanlar, bir arada olmanın sevincini yaşadı. Bu yıl Ramazan Bayramı 3 Mayıs'ta kutlanacak.” şeklinde bilgilerle gerçeklik payı daha da arttırılmış bir Çin Propagandasıyla karşı karşıyasınız şuanda!
Sahi… Doğu Türkistan’da bu yıl Ramazan ayı nasıl geçiyor? Gelin size anlatayım.
Öğrencilere her gün bedava yemek dağıtan bir yönetim düşünün.
Ne hoş değil mi? Kulağa çok hoş geliyor.
Ancak bir Müslüman olarak onun Ramazan ayında oruçlu olup olmadığını denetlemek için yapıldığını hayal edin. Eminim sizlerde en az benim kadar acı hissediyorsunuzdur.
İşte burası Çin işgalindeki Doğu Türkistan!
Belki bir çoğunuz bira yarışması, içki festivalleri gibi alışık olmadığınız Kavramları duyduğunuzda, pek ilginizi çekmemiştir. “Dinsiz işte yapar her şeyi” deyip geçiştirmişsinizdir.
Gelelim onun bir Türk yurdunda, Müslüman toplumda, bir yılda 12 ay varken sadece mübarek Ramazan ayında yapıldığını, insanları zorla toplayıp gelenek-göreneklerine ve örfüne, inandığı tüm değerlerine aykırı bir şekilde, bu sözde yarışmaların yapıldığı Doğu Türkistan’da, Müslümanların sahur yapabilmek için günümüz çağında mum ışığında sahur yapmaya çalışırken, ışığı açarak sahur yaptığı anlaşıldığı her an Çin rejim güçleri tarafından tutuklanıp idam cezasına varan suçlamalarla içeri atıldığını düşünebiliyor musunuz?
Bazen sahurlu bazen sahursuz zar zor tuttuğu oruçlarını açmak için iftar vakti geldiğinde ise kimilerinin babası, kimlerin annesi, kimlerin kimsesi yok! O mahzun sofralardaki hasretle kavrulup yanan sancılı yürekleri hissedebiliyor musunuz?
İşte hasretin tam anlamıyla yanıp kül olduğu vatandır Doğu Türkistan.
Tamamen Müslüman olan bir toplumda camilerin kapatıldığı, hatta bara dönüştürüldüğü, mübarek ezan yerine Çin ve katil Xi jinping’e methiyeler duyulan bir toplum düşünün.
Ne acı ne büyük kayıp değil mi!?
İşte bin senelik Kadim Türk İslam yurdu, Türk dilinin hafızası Kaşgarlı Mahmud’un yurdu, bugün şu saatlerde Ramazan ayında böylesine ağır bir zulüm görüyor.
Bu zulmü bil fiil işleyen mezalimler ise, durmaksızın yalan ve asılsız bilgilerle gerçekleri manipüle ediyor. Diasporadaki bir avuç konuşan bizlere karşı dev propaganda ordusuyla bu işi yapıyor.
Oysa Uluslararası Raporlarla sabit, 2016’dan itibaren Çin rejimi Doğu Türkistan’daki din adamlarını, öne çıkan yurt büyüklerini, Hoca ve hacıları “dini aşırıcı” yaftasıyla Toplama Kamplarına kapattı. Yine Uluslararası Raporlara göre, Müslümanların ibadetlerini yerine getireceği 16 bin camii yıkıldığı Uydu görüntüleriyle kanıtlanmış, sokaklarda gezen başörtülü ve uzun etekli kadınların eteklerini kestiği, Örtülerini çekip aldığı fotoğraflanmış, Namaz, Oruç ve Haccın, sakal bırakmanın yasaklandığı yazılı emirlerle Çin’den sızan “Çok Gizli”, “Karakaş Listesi” adlı Çin belgeleriyle delillenmiştir.
Kaldı ki Müslümanlara yönelik sistematik Soykırımın baş suçlusu Xi Jinping, dünyanın gözünün içine baka baka 2018’de, Çin’in “13. Beş yıllık Planı” kapsamında “İslam Dinini Sosyalist topluma uyarlama” politikasını uygulamaya koyarak çoktan Ümmeti Muhammed’e ve Allah’a savaş açmıştır.
Ancak, tüm bunları anlatmaktan aciz kalan Doğu Türkistan halkı ise Çin Propagandasının gölgesi altında her gün katlediliyor.
Çin çok karanlık İdeolojik Propaganda geçmişine sahip bir ülke. Günümüzde teknolojik ve ekonomik gücünü buna ekleyerek, içeride Çinlileştirme ve Komünizm ideolojilerini ve de Xi Jinping öğretilerini empoze etmek için kullanırken, Dışarıda ise Soykırımı gizlemek, imajını düzeltmek ve algı yönetimi için kullanıyor.
Artı diplomatik ilişkileri de buna dahil eden rejim, Çeşitli ülkelerden hele ki Müslüman ülkelerden destek alıyor.
Örneğin; Pakistan Başbakanı İmran Han tahttan inmeden kısa süre önce İslam işbirliği teşkilatı Toplantı öncesi mitingde halka seslenerek “Çin İslam peygamberinin öğretilerini takip ediyor” şeklinde talihsiz bir gafa imza attı. Dahası Müslüman kanı akıtan Çinlilerle hemen hemen bütün Müslüman ülkelerinin ticari ilişkileri bulunuyor. Ne yaman prangaymış ki Müslümanlara bu denli ağır soykırım yapılırken sessiz kalmaya rıza gösteriyor, zulme seyirci kalmaya razı oluyor. Trajikomik olanı ise, (hangi akla hizmet) en önemli İslami kuruluşların toplantılarına Çinliler de özel davet ediliyor, Protokolden yer veriliyor, yetmedi söz hakkı tanınıyor.
Başta Türkiye olmak üzere İran, Filistin, Japonya, Yeni Zelanda, Birleşik Arap Emirlikleri, Kazakistan gibi farklı ülkelerde bulunan Çinli temsilcilerle Urumçi’deki Komünist yetkililer ortaklaşa “Bizim Xinjiang Yahşi Yer” Propagandası yaparak Soykırımı gizlemeye çalışırken, yangına benzinle giden ve soykırımı yok sayan “Ethem Sancak” gibi afaki konuşanlar da oldu, olacak da.
Gelin bu mübarek günlerde dualarınızı ve hayırlı temennilerinizi Doğu Türkistanlı kardeşlerinizden esirgemeyin.
Allah bize yeter!
Zulmü görmezden gelenlerin, yok sayanların sessiz kalanların, Çin propagandasına alet olanların vay haline…
Muhammed Ali Atayurt- Türkistan Press