Uzun yıllardır Doğu Türkistan, Çin ve Uzak doğu üzerine araştırmalar yapar öğrendiklerimi veya tecrübelerimi yazıya dökerek ilgilenenlerin istifadesine sunarım. Geçen uzun sürelerin ardından bir şeyi eksik yaptığımı düşünerek tamamlamak diyetine düştüm.
Merd-i kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler: Çinlilerle hasbıhal-1
O da Çinliler bizim yazıp çizdiğimiz veya fikir beyan ettiğimiz hususlarda neler düşünüyorlar? Bu ve benzeri konularda sosyal medya hesaplarında bahsedeceklerimizden çok daha fazla veri bulunabileceğini buraya not düşerek, bizim son yaptığımız görüşmelerin ayrıcalığını belirtmek isterim. Farkı okudukça inanıyorum siz de göreceksiniz…
Öyle ya, hep kendi penceremizden bakıp olayları değerlendirmek olmazdı. Bu durum olsa olsa meselenin tam anlaşılmasını engelleyebilir veya karşı tarafın tam olarak anlaşılamamasına zemin oluşturabilirdi. Dahası karşı tarafın ne düşündüğünü bilmemek olayları analiz etmekte de eksiklikler ortaya çıkarabilirdi.
Hal böyle oluca, bir de Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşı Çinlilerin neler düşündüğünü öğrenebilmek adına biraz mesai harcadık, görüşmeler yaptık. İsimlerini zikretmemek kaydıyla sorularımıza içtenlikle cevaplar vermelerini, cevaplarını değiştirmeyeceğimizi ama yorumlayacağımız kendilerine ilettik.
Temel prensipler üzerinde anlaştıktan sonra röportajlarımıza başladık.
Ortaya çok ilginç diyebileceğimiz, dahası neleri eksik yaptığımız veya neleri gözden kaçırdığımıza dair birçok veri çıktı. Bu verileri siz değerli okuyucularımızla paylaşmamak olmazdı, biz de onu yapma gayretinde olduk.
Röportaj yaptığımız Çinlilerin çoğu, Doğu Türkistanlıların Çin ile beraber yaşaması gerektiğini, sonuç olarak Doğu Türkistan’ın ve Doğu Türkistanlıların Çin’in bir parçası olduğunu, sadece Komünizm yüzünden Çinli olsun-olmasın herkesin eziyet çektiğini, Çin Komünist Partisi (ÇKP) bitince yerine gelecek rejimin kendilerine daha iyi davranacaklarını söyledi.
Burada bir hakikatle yüzleştik. Cevaplardan anlaşıldığı üzere hiçbir Çinli Doğu Türkistan’ın işgal altında olduğundan bahsetmedi. Meseleyi bizim gibi değerlendirmedikleri ilk etapta ortaya çıkmıştı bile. Bu bir hakikatti ama anlaşılan Çinliler bu hakikati görmemezlikten geliyordu.
Görüştüğümüz Çinlilerin birçoğu ÇKP hükumetinin iyi olduğunu, sadece bazı bürokratların lider Xi Jin-ping’in emirlerini yanlış uyguladığını düşünüyor. Ama burada sorduğumuz bir soru aslında ÇKP’nin nasıl 1,5 milyarlık mankurt sürüsü ortaya çıkardığını, bütün çıplaklığı ile gözler önüne seriyor.
Sorumuz şu; “Maden ÇKP yönetimi bu kadar iyi, neden yurtdışı sosyal medyaları kullanamıyorsunuz?”
Cevap ürkütücü ama hakikat şu; “ülke büyük, nüfus kalabalık, herkes demokrasi istese ülke karışır ve Suriye, Irak gibi oluruz, şimdi yönetim bu sosyal medyaları engelleyip bir nevi ülkenin karışmasını önlemektedir”. Alıştırılmış bahaneler gayet yerinde.
Devam ediyoruz…
Doğu Türkistan konusunu biraz irdelemek istiyoruz ve ortaya neredeyse tıpatıp aynı düşünceler çıkıyor. Ki, bu düşünceler yine mankurtlaştırılmış koca bir millete ezberletilmiş sloganlar gibi…
Görüştüğümüz Çinliler, Doğu Türkistan’dan bahsettiğimizde sanki kora halinde; “orası Çin’in toprağı” diyor.
Peki, Doğu Türkistan’ın doğal zenginlikleri ve yeraltı kaynaklarından bölge halkının yararlanamadığını, dünyanın sayılı zengin bölgelerinden biri olmasına rağmen halkının sefalet çektiğini, bunun bir paradoks oluşturup-oluşturmadığını sorduğumuzda aldığımız cevap daha da enteresan.
“Biz oraya gelmeden önce ne gaz ne de petrol çıkarta bilirdiniz, biz geldik ve bunları çıkarttık, sayemizde teknoloji ve bilimle tanıştınız, biz bu kaynakları çıkartmak için çok yatırım yaptık, tabii olarak öncelikle bu yatırımların maliyetini çıkartmamız gerekir”.
Hani bizde bir söz vardır ya; “kerd-i kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler” diye, aynen o hesap. Çinlilerin bu sözlerine tevil zor olsa da, bir cümleyi önemsiyorum. O da “biz gelmeden...”, demek ki ÇKP’nin onca propagandasına rağmen Çinliler, Doğu Türkistan’a sonradan geldiklerin kabul ediyorlar.
Aslında bu cümlelerde bir de alay ve küçümseme var. Bunu da yine görüştüğümüz Çinliler şu şekilde izah ediyorlar.
“Biz, o bölgeye gelmeden önce, Uygurlar ilkel şekilde yaşıyorlardı, bakın şimdi şehir hayatı, bir modernlik var”.
Sizi temin ederim bunları laf olsun diye değil, tam aksine inanarak söylüyorlar. Bu vesile ile ÇKP propagandasının toplum üzerinde ne kadar etkin ve baskın olduğunu da bir kez daha görmüş olduk.
Bir sonraki yazımızda bu konuya devam edeceğiz…