Doğu Türkistan

Doğu Türkistan

Doğu Türkistan; Asya’nın merkezinde, jeopolitik ve stratejik konumu, fiziki coğrafyası, tarihi geçmişi, etnik yapısı, kültürü, yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle, bugünkü evrensel hukuk ve insan hakları çağında; hür ve müreffeh bir ülke olması gerekirken tarihin cilvesi esaret altında kalan birkaç Türk topluluğundan biridir.

“Türkistan” Türk kelimesinin Farsça “istan” eki ile birleşmesinden oluşan “Türkler’in Ülkesi” anlamını ifade eden bu kelimenin anlattığı coğrafi kavram bakımından sınırlarının ve kapsamının belirlenmesi, özellikle Ruslar açısından önemli olmuştur. Rusların kavramla ilgili olarak en çok çekindikleri de Asya coğrafyasında yaşayan yerli Türkleri birleştirecek bir ülkü olabileceğini belirledikleri için “Türk” ve “Türkistan” kelimelerine karşı, özellikle Bolşevizm devrinde, aşırı bir duyarlılık göstermişlerdir. 16 Haziran 1924 tarihinde aldıkları bir kararla da bütün dünya ilim âleminde, daha çok Doğu Türkistan, Moğolistan ve Tibet bölgeleri için kullanılan “Orta Asya” kelimesine geçildi.

Tarih


Türkistan, Tarihte bütün dünya Türklüğünün beşiği ve Türk Medeniyetinin kaynağı, Türklüğün ana yurdu Türkistan’ın doğu kısmını teşkil eden, Doğu Türkistan uzun tarihi boyunca iç ve Orta Asya’da kurulmuş olan Tarihte Türk imparatorluklarının ve Hanlıklarının merkezi ve asli unsurunu teşkil eden “Feodal Krallıklar” olarak var olmuştur. Örneğin; M.Ö. 8 - 3 asırlarda İskitlere, M.Ö. 300- M.S. 93 yıllarında, Hun İmparatorluğuna, 522-744 yılları arasında Göktürk İmparatorluğuna, 751 - 870 yılları arasında Karluk Devletine, 844-1212 yılları arasında Karahanlı İmparatorluğuna ve 1507-1679 yılları arasında Yarkent - Saidiye hanlıklarına yurt olmuş, ve önemli vazifeler ifa etmiştir. Türkler, 10. yüzyılın ikinci yarısında İslam dinini kabul ederek İslam dini ve Türk milli medeniyetini doğuya yaymışlardır.


Günümüzde ise Çin Halk Cumhuriyeti bu bölgeye Çince Şin-ciang Vey-vu-ır Cu-çi-çü, yani Şincang Uygur Özerk Bölgesi, Bu kelimeden esinlenerek batıda Xinkiang tabiri kullanılıyor. Ancak son yıllarda bilhassa UNPO (Temsil edilmeyen ulus ve halkların teşkilatı) dokümanlarında ve diğer kaynaklarda Eastren Turkestan, yani Doğu Türkistan tabiri kullanılmaya başlandı.

Asya’nın merkezinde yer alan bu kadim Türk vatanının 1877 yılındaki Çin-Mançu istilasından sonra 1884’te “Yeni Toprak” anlamına gelen “ŞİNCANG” olarak değiştirilmiş ve 1949 yılında vuku bulan Komünist Çin işgalinden sonra 1 Ekim 1955 tarihinde “Şincang Uygur Özerk Bölgesi” adı ile bu günkü statüsü kazandırılmıştır.

Batılı strateji doküman ve çeşitli kaynaklarında Asya’nın kalbi “Pivot Of Asia” olarak nitelendirilen Doğu Türkistan jeopolitik ve jeostratejik konumu, fiziki coğrafyası, tarihi geçmişi, etnik yapısı, kültürel değerleri ve dini inançları ile Türk İslam dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır.

Çin’in batısındaki bu özerk bölge Batı Avrupa kadar bir yüzölçümüne sahip olup, 1.828.418 km2’lik çok büyük bir alanı kaplamaktadır. Çince yeni eyalet veya yeni dominyon anlamındaki Şincang, bölgenin esas yerel halkı Türk soylu Uygurlar tarafından bu ad reddedilmiştir. Gerek Uygur Türkleri ve gerekse bölgenin ikinci büyük Türk topluluğu olan Kazak Türkleri buraya Doğu Türkistan demeyi tercih etmişlerdir. SSCB’nin 1960-70 yıllarında Çin Halk Cumhuriyeti ile sürtüşmeye girince, yayınlarında resmen Doğu Türkistan tabirini kullanmaya başlaması da Doğu Türkistan tabirinin yaygınlaşmasında mühim etken olmuştur.

Uygurlar tarihimizde adı bilinen en eski Türk topluluklarından bir olup, kendilerine has bir alfabeleri olan medeni bir topluluk olmakla şöhret kazanmışlardır. İşte bu kelimeden esinlenerek Türkçe de medeni sözcüğünü karşılamak üzere başta “Uygur” daha sonra “Uygar” türetilmiştir.

Tarihten beri Çinliler yayılmacı emellerini gerçekleştirmek için defalarca Çin Seddi’nden çıkarak Türklere karşı saldırılar düzenlemişlerse de Türklerin sert direnişi karşısında her defasında bozguna uğramışlardır. Çinliler Türklerin korkusundan Çin Seddi’ni inşa etmişlerdir.

Doğu Türkistan’a ilk Çin istilası 1759 yılında vuku bulmuştur. Daha sonraları Müslüman Türkler işgalcileri ülkelerinden çıkarmışlar ve bağımsız devletlerini kurmuşlardır.

İkinci büyük Çin işgali 1876 yılında Çinli General Zu Zang Tang’ın komutasındaki 150 bin kişilik Çin ordusunun saldırması ile meydana gelmiştir. Bu defaki istila İngiliz Bankalarının mali desteği emperyalist Çarlık Rusya’sının büyük miktardaki silah yardımı sayesinde gerçekleşmiştir.

Doğu Türkistan’da Çin istilasının vuku bulduğu 1759’dan bu yana dinî ve millî benliklerini koruma amacıyla 200’den fazla silahlı ayaklanma olmuş, bu direnişler sonunda kısa süreli de olsa var olma mücadelesi veren Doğu Türkistan halkı, Doğu Türkistan İslam Devleti (1863-1877) Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti (1933-1937) ve Doğu Türkistan Cumhuriyeti (1944-1949) Türk İslam devlet ve bağımsız cumhuriyetlerini kısa süre sürmüş olsa bile kurmuş, bağımsızlık gurur ve sevincini yaşamışlardır. Ancak Ekim 1949’da Komünist Çin Kuvvetlerinin Doğu Türkistan’ı istilası ile başlayan baskı ve terör rejimi, şiddetini artırarak devam etmiş, Bağımsız Doğu Türkistan Devletleri de Sovyet Rusya’sının büyük yardımları ile Çinlilerin hile ve kalabalık orduları tarafından ortadan kaldırılmıştır. Doğu Türkistan 1949 yılından bu yana, Kızıl Çin Kuvvetleri tarafından istila edilmiş ve bu günkü sömürge durumuna düşürülmüştür.

Aslında 8-18. yüzyılları arasındaki bin yıllık bir dönem, Türk ve Çin toplulukları arasında önemli derecede kültürel, siyasi ve ekonomik işbirliğinin gerçekleştirildiği bir barış dönem olmuştur. Bu dönemde doğu ve batı ticareti artmış, karşılıklı değişimler ve gelişmeler özellikle ticaret ve kültürel bazda fevkalade gelişmiştir.

Çin’de hızla yayılan Müslümanlık ve Buda dini için Doğu Türkistan bir çeşit köprü görevini üstlenmiştir. Ancak bu barış dönemi Doğu Türkistan’ın 1759 yılında Çin-Mançu İmparatorluğunca işgali ile son bulmuştur.


Ekonomi

Doğu Türkistan her bakımdan çok zengin bir ülkedir. Bu ülkede petrol zenginliği başta olmak üzere, altın, gümüş, uranyum, bakır, kömür tuz ve kristal gibi birçok kıymetli madenler bulunmaktadır.

Bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti’nin sanayini Doğu Türkistan’ın petrolü, uranyumu, volframı, kalay kurşunu, altını, demiri, kömürü ve başka madenleri olmaksızın tasavvur etmek mümkün değildir.

Jeologların araştırmalarına göre Doğu Türkistan’ın kuzeyindeki Karamay, Turfan petrol yatakları haricinde Doğu Türkistan’ın güneyindeki tarım havzasında mevcut petrol rezervlerinin miktarı 18 milyar tondur. Kömür rezervi ise 1 trilyon 50 milyar tondan fazladır.

Coğrafi

Tanrı dağları, Altay ve Kurum dağları arasındaki Cungarya havzası, tarım ve Turfan havzasını da içine alan 1.828.418 km2 yüzölçümlü Doğu Türkistan, bütün Çin toprağının 1/5’ini teşkil eder. Avrupa’nın en büyük devletlerinden Fransa’nın 3 katı, Macaristan’ın ise 17 kat büyüklüğündedir. Toprak büyüklüğü bakımından dünya ülkeleri içersinde 19. sırada yer alır.

Dünya medeniyetinin Altın Beşiği diye anılan Taklamakan Çölü, tabiat’ın cenneti olarak bilinen Altuntağ Doğal Parkı, Avrasya Köprüsü olarak anılan İpek Yolu, Dünyanın en yüksek göllerinden Tanrı ve Buğda Gölleri, ayrıca irili ufaklı binlerce göl ve ırmaklara sahip olan Doğu Türkistan 16 şehir, 86 ilçe mevcuttur. Çinliler bu toprakları 1 merkezi şehir, 8 vilayet ve 5 özerk ilçeye bölerek idare etmektedir.

Doğu Türkistan Çin’in en geri kalmış bölgelerindendir. Ulaşım fazla gelişmemiş, hayat standardı düşük halkın % 70’i tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Yörede en büyük tehlikelerden biri Lop Nor çölünde yapılan ve bu güne kadar sayısı 20’yi aşan yeraltı atom denemeleridir. Çevrede kanser hastalıkları, sakat doğumlar ve ürünlerdeki radyasyon tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.

Sonuç

Doğu Türkistan’ın zengin kaynakları burada yaşayan halka yansıtılmamaktadır. Bunun yanında, Doğu Türkistan’a Çin’in bölgeye Çinli göçmen yerleştirme politikası da huzursuzluğu artırmakta, Çin’e var olmayan güveni daha da sarsmaktadır. Çin yönetimi Doğu Türkistan Türklerine 2’den fazla çocuk sahibi olmalarını yasaklayarak ama iç bölgelerden de her yıl yüz binlerce Çinli göçmen getirip bölgeye yerleştirerek Doğu Türkistan’da 1949 senesinde sayıları 250 bin olan Çinlilerin sayısı, bu gün nüfus nakli neticesinde 10 milyona ulaşmıştır. Çin Yönetimi 21. yüzyılda Doğu Türkistan’a 150 milyon Çin’li yerleştireceklerini açıkça söylemektedir.

Sömürge çağının, ırkçı hegemonya döneminin bütün dünya’da son bulduğunu Çin yönetimine hatırlatır. Tıpkı 8-18 yüzyılları arasında barış ve dostluğun sürdüğü bölgenin dini, dili, kültürü ve ekonomik zenginliğinden bölge halkının yararlanması refah ve insanca yaşamanın nimetlerinden tüm bölgenin faydalanması, Türkçe isimlerin kullanılması, Ana dilde eğitim- öğretimin yapılması, milli kültür, sağlık ve sosyal hakların önündeki tüm engellerin kaldırılması, dini ibadet ve seyahat serbestisinin tanınması, doğum yasağı ve zorunlu kürtajın kaldırılması, nükleer deneme, araştırma ve çevre sorunlarının acilen giderilmesi ve insanların insanca yaşamalarının önündeki tüm engellerinin kaldırılması Çin’in daha da gelişmesine ve refahına bir çok faydalar sağlayacaktır. Çin Halk Cumhuriyeti’nin uluslararası arenada saygınlığını artıracaktır. Doğu Türkistan ve Çin yönetimi arasında yaşanan bunca sorunların çözümü için somut adımlar henüz atılmamış olmasına rağmen, hür dünyanın Doğu Türkistan sorunlarının çözümü için biraz olsun ilgi göstermesi, Doğu Türkistan’a nefes aldıracak ve uzun vadede de olsa sorunların çözümüne katkı yapacaktır.

Kaynak:turkyurdu.com.tr
Yazar:Turan Can

Yazar
YORUMLAR
YORUM YAP
0 Yorum bulunmaktadır.