Kamer Artış’ın, Çin'in Türkiye Büyükelçisi Liu Shaobin'in 5 Ocak 2023'te, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlit Çavuşoğlu'nun 29 Aralık 2022 tarihinde düzenlediği yıl sonu değerlendirme basın toplantısında iki ülke ilişkilerine ilişkin açıklamasına verdiği yanıtına verdiği cevap ve reddiyesi:
Çin ırkını ciğarine kadar tanıyan Türk atası Bilge Kağan, kitabesindeki Türk ulusuna nasihatında bu ırkı şöyle tarif etmiş: "Çinliler, insanları güler yüzleri ve tatlı sözleriyle aldatırlar. Sakın aldanmayın, yoksa ölürsünüz.".
Çin Büyükelçisi Liu Shaobin, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlit Çavuşoğlunun beyanatlarına verdiği yalan dolu cevabının sonunda, "Batılı ülkeler ve medyasının uydurduğu yalanlar, gerçeği örtbas edemez." demiş. Anılanın, temsil ettiği ÇKP’nin işlediği 21. asrın en vahşi insanlık suçlarını tümüyle inkar ederek Türk halkını aldatma çabası, Bilge Kağan’ın tarif ettiği doğası gereğidir.
Hakikaten, uydurulan yalanlar gerçeği örtbas edemez. Büyükelçi Liu'a temsil ettiği devletinin kanlı tarihi ve insanlık suçu yüklü icraatlarından bazı örnekler vererek yanıtlayayım de, yalanları kimin uydurduğu anlaşılsın:
Tüm Çinli ve yabancı Çin tarihçileri ile uzmanların eserlerinde yer alan örneklerin küçük bir bölümü şunlardır:
1- 1942-1945 yıllarında Mao’un ÇKP karargahı olan YenAn’da yürüttüğü vahşi YenAn Düzeltme Hareketi;
2- ÇKP İktidarı ele geçirmeden önce, işçi ve çiftçilerin desteğini kazanmak için, fabrikaları işçilerle paylaştıracağını, çiftçilere toprak vereceğini vaat ederek aldatmış ancak ÇHC’ni kurduktan sonra, sözlerini tutmamakla kalmayıp, halkı da sindirmiş ve onları daha fakir ve perişan bir duruma düşürmüştür.
3- İktidarı ele geçirdiğinden beri yürüttüğü Toprak reformu, devrim karşıtı, Üçe Karşı, Beşe Karşı, Üç Büyük Reform, Sağ karşıtı, Büyük Atılım, Yüz Çiçek, Dört Temizlik ve Kültür Devrimi ve Tiananmen Katliamı dahil, aşağıda anlatacağım, son birkaç yılın kanlı icraatları, 100 milyon kadar insanın ölümüne yol açmıştır.
4-ÇKP 1959'da Tibet'e asker göndermesi ve yöre halkına yaptığı zulüm sonucu, ruhani lider Dalai Lama’yı Hindistan'a kaçmaya mecbur bırakmıştır. Zulme devamla 1989'da Lhasa katliamını da gerçekleştirmiştir.
5- Dünyanın da şahit olduğu gibi, ÇKP’nin Hong Kong’u Birleşik Krallık'tan geri alırken verdiği 50 yıl süre ile Bir devlet, İki sistem taahhüdünü bozarak, dikta rejimini orada da sürdürmektedir.
6- - ÇKP'nin 1999'da başlattığı Falun Gong uygulayıcılarına yönelik acımasız baskı ve organ toplama suçu ayyuka çıkmıştır. Ayrıca, Falun Gong uygulayıcılarından topladığı bol organ sayesinde Çin, dünyanın en kolay ve ucuz organ nakli yapan ülkesi haline gelmiş, Uygurların organları ile de, başta Araplar olmak üzere Müslümanlara en çok helal organ satan ülke durumuna gelerek, organ ticaretinden yılda milyarlarca dolar elde ettiğinde şüphe yoktur.
7- Geçenlerde virüsten hayatını kaybeden eski Çin Kültür Bakan Yardımcısı Gao Zhanxiang’in (高占祥) ölmeden önce dediği "Vücudumuz hastalığa karşı savaşıyor, ancak bedenin birçok parçası bize ait değil" sözü ile son zamanlarda Çin’in çeşitli illerinde gençlerin aniden ortadan kaybolması vakıası, Falun Gong uygulayıcıları ve Uygurlardan sonra canlı organ tedarik sırasının kendi ırkına geldiğini kanıtlıyor. Bu vakıadan sonra Çinliler "insan madeni" terimini icat ettiler.
8- Herkesin bildiği gibi ÇKP, 1998 yılında bir Makao turizm şirketini paravan olarak kullanıp Ukrayna'dan uçak gemisi Varyag'ı (Shizhong) satın almış ve Türk hükümetine askeri işlerde değil, yat olarak kullanılacağını ve Türkiye'ye önemli sayıda turist göndereceğine dair taahhüt vererek İstanbul ve Çanakkale Boğazı'ndan geçirmişti. 2021 yılı itibarıyla gemiye Liaoning adı (gövde numarası: 16) vererek aktif bir uçak gemisi olarak kullanması, ÇKP’nin yalancı olduğunu teyit etmeye yeter de artar bile.
9- ÇKP, Wuhan'da bir P4 laboratuvarı kurmalarına yardım eden Fransızlarla imzaladığı, Çin'de kimyasal silah üretmeme ve başka P4 laboratuvar kurmama vaadini içeren anlaşmayı ihlal ederek, ülkenin diğer illerinde de P4 laboratuvarlar kurmuştur. Aynı zamanda yukarıda adı geçen laboratuvarda Covit19'u üreterek, SARS virüsünü gizlediği gibi, Covid19’un, insandan insana bulaşmadığı yalanıyla dünyaya yaymakla 6 milyondan fazla insanın ölümü ve dünya ekonomisinin çöküşüne sebep olmuşken, dünya onun yaydığı virüsle bocalanırken fırsattan istifada ederek haksız kazanç da elde etmiştir. Bu da yetmedi, virüs varyantlarının ülke çapında yayılıp on milyonlarca vatandaşının ölümüne neden olduğu ve yakılmayı bekleyen ceset yığınının cadde ve sokaklarda açıkça göründüğü bugünlerde, enfeksiyon ve ölüm sayısını gizlemeye devam ederek sınır kapılarını açıp virüs varyantını yayarak, dünyayı bir kez daha felakete sürüklüyor.
10- ÇKP yalan propagandaları için her yıl 10 milyar ABD doları gibi devasa bir bütçe ayırarak, hem işlediği insanlık suçunu haklı göstermek, hem de dünya hakimiyetini ele geçirmek amacıyla mümkün olduğu kadar kendi ideolojisini yaymaya çalıştığı artık sır değil. Dinleyicilerin fazla vaktini almamak adına, bu şer çetenin diğer pek çok karanlık ve çirkin uygulamasından bahsetmeyeceğim. Zaten hepsi tarih sayfalarında yer almış ve almaya devam ediyor.
Doğu Türkistan’daki vahşi icraatlarına gelince:
1- ÇKP, tarihi çarpıtıp işgalden sonra ismini “Yeni toprak, yeni sınır” anlamındaki Şincang olarak değiştirdiği Doğu Türkistan'ın ezelden beri Çin'in toprağı olduğunu iddia ede gelmekte idi. Bu çıkarımı ret edilince, Şincang’ın manasının, "Geri alınan toprak" olduğu gülünç iddiayı ortaya atmıştır. Sadece verdiği isim ile ortaya attığı komik iddiası, işgal ettiğinin itirafı ve kanıtı değil midir?
2- ÇKP, 1949'da Doğu Türkistan'a yardım için geçici olarak girme ve kısa zamanda çekilme sözü vererek girdiği halde bölgede kök salarak işgalini sağlamlaştırdı.
3- 1955'te Doğu Türkistan'ı özerk bölge olarak belirlediği halde, bölge halkına kendi yasalarında verilen özerklik hakkını hiç vermedi ve bölgeyi kendisi tam hakim olarak idare ede geldi.
4- En sağlam delilleri bile inkar edebilen ÇKP, toplama kamplarını da inkar ediyor. Batılı ana akım medya ve insan hakları örgütlerinin titiz ve dikkatli araştırarak teyit ettikleri kamplara ait uydu fotoğrafları, toplama kamplarından sağ kurtulanların şahitliği ve sızdırılan gizli belgelerin hepsi yalan olması mümkün mü? Mantıksızlık, ya gangsterde ya da aklını yitirmiş özürlülerde görülen semptom değil midir?
5- Hatırlayacağınız gibi, Birleşmiş Milletler Teşkilatı İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michael Bachelet geçen yıl Mayıs ayında Doğu Türkistan'ı ziyaret etmek istediğinde " ÇKP, “varsayımsal suçlama ve soruşturma değil, dostane ziyaret” şartıyla talebi kabul edip, anılana ziyaret sırasında soruşturma fırsatı vermeyip, sadece her zamanki oyunu izletip geri göndermişti. Nihayetinde Bachelet’in görevden ayrılmadan önce yayınladığı Uygur raporunda "soykırım" deyimini kullanmamasını sağlamış oldu.
6- Büyükelçi, sözde Şincang'daki etnik dillerin ve dini inançların korunduğunu iddia etmiş. Kendisine soruyorum: Doğu Türkistan'da toplama kamplarının inşa edilmesinin ardından, Çin Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2017 yılında yayınladığı beyanatında belirtilen, okullarda çift dil eğitiminin sona erdirilmesi ve Uygur ile Kazak dilinin kullanılmasının yasaklanması kararı kaldırıldı mı? Kaldırılıp eski sisteme dönülmüşse, neden buna dair bir resmi açıklama yapılmadı ve okullarda sadece Çince eğitim veriliyor?
7- Şimdiye kadar kendileri seçip Doğu Türkistan'ı ziyaret ettirdikleri, ya maddi olarak kendilerine bağımlı olan, ya bu kez ziyaret için örgütlediği sözde din alimlerinden oluşan ve ÇKP ile aynı otoriter karaktere sahip bir avuç Arap münafık veya araştırma gereğini bile duymayan cahil, aptallardan oluşan heyet ve şahıslara, kendisinin önceden hazırladığı ve sadece ziyaret sırasında kapısını açtığı raflarda Uygur yazarların eserleri dizili kitap evi ile civardaki Uygurları zorla sokup namaz kıldırdıkları bir-iki cami ile sahneye zorla çıkarılan artistleri gösterip geri gönderdiklerine dünya şahittir. Hangi heyet olursa olsun, bölgedeki toplama kamplarını, tarihi Uygur çarşısı ve milli mimari özelliği olan binalar ve 40 binin üzerindeki camiyi de içine alan Uygur tarih ve kültürünün yıkıntılarını, ailesi paramparça edilen Uygur yerleşim mahallelerini, Konfüçyüs döneminden kalma kıyafetlerle Çin eğitimi verilen asimilasyon kamplarındaki Uygur çocuklarını ve dahi Uygurları denetlemek için erkekleri toplama kamplarına alınan hanelere yerleştirilen erkek Han memurları, evleri işgal edilip sokaklara düşen Uygurlar gibi insanlık faciaları gösterilmedi. Bundan sonra gidecek heyetlerin ziyaretleri de farklı olmayacaktır.
Başka ülkelerin seçimine kadarki işlerine karışan ÇKP’nin, evrensel bir mesele olması nedeniyle Doğu Türkistan'ı sınırsız ve yasaksız ziyaret etmede ısrar edenlere utanmadan, "içişlerimize karışmayın" diyerek ret edip, suç delilleri olan yerleri göstermemesi ve adet haline getirdiği oyunları sergileyip geri göndermesi, sadece zorbalık değil, aynı zamanda suçlu olduğunun delili değil midir?
Türkiye Dışişleri Bakanı çok haklı. ÇKP, Türk heyetinin de diğer ziyaretçiler gibi Doğu Türkistan'a gidip oyununu izleyerek kanmasını ve kendi propaganda aracı olmasını istiyor. Hatta, vicdanlarını ve dini inançlarını satan alçaklar gibi kendisinin sadık hizmetkarı olmasını istiyor. Türk hükümeti veya diğer akıllı ve tecrübeli politikacılar, Türkiye'nin, hedefi dünya hegemonyası olan ÇKP için stratejik bir ortak olmaktan ziyade, jeopolitik bir zorunluluk olması hasebiyle ÇKP'nin Türkiye'ye daha çok ihtiyacı olduğu gerçeğini bilmezler mı? Türkiye neden ÇKP'ye boyun eğsin ki?
8- ÇKP’ye soruyorum: Madem sözde Şincang'da toplama kampları yok, sadece temel bilgi ve mesleki eğitim merkezleri var, o halde, neden bir süre sonra serbest bırakılan insanlar sakat çıkıp birkaç gün içinde ölüyor? Hem madem sözde Şincang'da din özgürlüğü var, o halde sözde eğitim almış insanlar neden inançlarından vazgeçip sadece Marx'a ve Mao’a inanan ateiste dönüşüyor? Neden asimile kamptaki çocuklar kendilerinin Zhonghua (Çin) milletinin bireyi olduğunu söylüyor?
9- ÇKP’nin 2017 nüfus sayımı beyannamesinde 11.7 milyon olarak ilan ettiği Uygur nüfusunu son zamanlarda bazı üst düzey yetkilileri 6-7 milyon olarak telaffuz etmeye başlamış. İnkar edeceğini bilsem de Büyükelçiye sorarım: Normal şartlarda dünya nüfusu artarken, Doğu Türkistan'daki Uygur nüfusu neden hızla azalıyor ve kayıp Uygurlar nerede? Yaptığınız gizli katliamlar ile toplama kamp içinde ve dışında Uygur genç kadın ve kızlarına enjekte edilen kısırlaştırılma iğnelerinin neticesi değil mi bu?
10- Suçlarını örtbas etmek ve Uygurları terörist olarak göstermek için kendi ve satın aldığı medyayı kullanıp sahte belgeseller yayınlayan ÇKP’nin aldatıcılığının diğer bariz bir örneğini hatırlatayım: Geçen yıl bir grup ÇKP ajanı, Afganistan'ın başkenti Kabil'de düzenlediği büyük bir terör saldırısı arifesinde tutuklamış ve amacının, bu saldırıyı Uygurlara yüklemek olduğunu itiraf etmişti.
ÇKP ülke içindeki iktidarını korumak için insanları yalan ve aldatmaca oyunları ile idare etmekle kalmıyor, özellikle son yıllarda kendi vatandaşlarının konuşma, düşünce ve inançlarını daha kanlı bastırıyor, ileri teknoloji ile insanların özgürlüğünü tamamen yok ediyor ve milyonlarca masum insanı öldürüyor.
Son olarak, biraz da dış dünyadaki icraatlarını da hatırlatayım:
ÇKP dış dünyaya açılıp, 2001 yılında DTÖ'ye katıldıktan sonra çeşitli aldatıcı yöntemler kullanarak ekonomisini geliştirdi. Uluslararası ilişkilerde ekonomik gücüne güvenerek kibir gösteriyor, insan haklarını ihlal ediyor, çevreyi kirletiyor, diğer ülkelerdeki endüstrileri tehlikeye atarak işsizliğe ve birçok fabrikaların kapanmasına sebep oluyor, Öte yandan, Kuşak ve Yol Girişimi'ndeki kredi tuzakları birçok ülkenin ekonomisinin çökmesine yol açtı ve açmaya devam ediyor. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye dahil önemli gördüğü ülkelerde beyin yıkama kurumu olan Konfiçyüs Enstitüsü açmak ve dünyanın birçok ülkesinde polis karakolları ihdas etmek suretiyle, dünya hakimiyetine adım adım yaklaşmaya çalışıyor. Tüm bunlar, dünyanın ÇKP’nin gerçek yüzünü görmesine neden olmuştur.
ÇKP'nin ifşa ettiğim tüm insanlığa karşı suçları inkar edeceğini biliyorum. Çünkü haydut sonuçta hayduttur. Ama makul insanların en azından soruşturma yoluyla bu gerçekleri doğrulamaya çalışacaklarına inanıyorum. Şuna da inanıyorum: Siyasi dolandırıcılıkta ve gaddarlıkta rakip tanımayan ÇKP'nin gerçekleri inkar etme, yalanlar uydurarak kendi halkını ve dünyayı aldatma olan alçak siyaseti muvaffak değil, nefret uyandırıp sonunda kendi helakına yol açacaktır. Gidişat bunu gösteriyor
Bakın, sistemini demokrasiye dönüştürme hayaliyle ÇKP'yi 40 yıl finanse ettikten sonra, nihayet dünyayı sıcak su kurbağa misali yutmaya çalışan bir iblis yetiştirdiklerini fark eden Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ona karşı birleşmeye başladılar. Şayet demokrasiler Çin ile ekonomik işbirliğini terk edip ona karşı savaşmak için kendi aralarındaki işbirliğini güçlendirirlerse, muazzam bir kuvvet olur ve ÇKP'yi kolayca yıkar. Neticede, demokratikleşen yeni bir Çin ile ilişkilerini sürdürerek barış, refah ve huzurlu yeni bir dünya ihdas etmiş olur. Kudreti sonsuz Allah, o günü bize yakın kılsın!