Muhammed Ali ATAYURT' yazdı.
Çin devlet kanalı propaganda ağı Tanrıdağ sitesi, 22 Aralık 2022 tarihli haberinde Doğu Türkistan’ın Hotan vilayetine bağlı Niya İlçesindeki bir harabeden Han Hanedanlığı kraliyet mührünün çıkarıldığını iddia eden özel bir haber yayımladı.
Haberde Çinli arkeologların Niya'da Han ve Jin hanedanlıklarına ait buğday taneleri, buğday başakları ve diğer kalıntılar bulduğu iddia edilirken, bu uyduruk bulguları Han hanedanlığından beri Çin’in Doğu Türkistan’daki hakimiyeti, sınırı koruduğunu gösterdiğini ve yerel tarımsal üretimi geliştirdiğine dair önemli bir “tarihsel kanıt” olarak nitelendiriliyor.
“Doğu Türkistan Çin Toprağıdır” Demeye Getiriyor…
Haberde ayrıca Merkezi şehir Urumçi’de yer alan Xinjiang Müzesi araştırma görevlisi Nie Mengyao’un uyduruk safsatalarına yer verilirken, Han Hanedanı İmparatoru Han Wudi döneminde sınır bölgelerinde uzun vadeli barış ve istikrarı sağlamak için batı sınırında da (Doğu Türkistan’da ) bir çok karakolların inşa edildiğini ve koruma politikaları yürütüldüğünü, Xihfu adı verilen mührün Niya’dan çıkarılması, buraların Doğu Han Hanedanlığının karakollarının bulunduğu ve dönemin merkezi bölgelerinden olduğu anlamına geldiğini iddia ederek tarihi çarpıtıyor.
İşgalci Çin hükümeti, her zaman Doğu Türkistan’ı Çin'in ayrılmaz bir parçası olduğu propagandasının ihtiyaçlarına uygun olarak, Bölgede tarihten beri yaşayan bir Çin topluluğunun inşasını teşvik etmek için defalarca uydurulmuş arkeolojik kanıtlar sunarak, binlerce yıllık Türk Topraklarında hak iddia etme cesaretini kendinde bulabiliyor.
Daha yakın zaman önce yine Tanrıdağ ağının bildirdiğine göre, arkeologlar Cin Hanedanlığı hakkındaki “Üç Krallık Tezkeresi” ile ilişkin yazılmış en eski elyazmaların Doğu Türkistan’ın Turfan diyarında bulunduğunu iddia eden bir makale yayımlamıştı.
Georgetown Üniversitesi profesörü ve Uygur tarihi araştırmacısı James Millward konuyla ilgili yaptığı yorumda, "Bu basit bir tür arkeolojik kalıntılardır. Bununla bir bölgenin tarihsel olarak diğer bir otoriter gücün parçası olduğu söylenemez, Nitekim Türkiye ve Orta Doğu'da antik Yunan ve Roma imparatorluklarının anıtları günümüze kadar ulaşmıştır. Ve hala daha yeniden keşfediliyor. Yunan ve Roma harfleri Akdeniz bölgesinde ve daha uzaklarda da buluna biliyor. Bu demek olmuyor ki, Türkiye ve Orta Doğu Yunanistan veya İtalya'nın bir parçasıdır.” İfadelerini kullandı.
Hoten’de ne işi var?
Peki, Hoten’de Çin Hanedanlığından kalma bu emanetlerin ne işi var? Olayı bir de bizim bakış açımızla ele alalım. 28 Kasım 2020 tarihinde gerçekleştirdiğimiz “ÇİN KAŞGARLI MAHMUD ANITINI YOK ETTİ!” konu başlıklı Haber ve Alanız Programımızın 9. Bölümünde, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sayın Erkin EMET ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, Yazar Prof. Dr. Sayın Konuralp ERCİLASUN konuğum olmuştu.
Program’da Türk Dünyasının İhtişamı Olan Kaşgarlı Mahmud Anıtının Yok Edilmesi Üzerine ve Bu Bağlamda Çin’in Uygur Türklerine Yönelik “Kültür Katliam” hakkında değerlendirmeler yapmıştık.
Kendi Gömdüğü Cesedi, Yıllar Sonra Mumya Olarak Buluyor…
Programda Urumçi’de Memuriyet dönemimde karşılaştığım bir olayı hocalarıma arz etmiştim.
2010 yılında Abliz Hacim ismindeki eski bir defin işleri memuru, hükümet görevlisi, gençlik yıllarında henüz mezar görevlisiyken Urumçi’deki İttifak yolu üzerinde, Daven’e giden kavşağa yakın tepelikte yer alan eski adıyla “Hoca Niyaz Hacı Mezarlığı”na (Mezarlık yok edildi) zaman zaman gece yarısı gizlice çok sayıda Çinli cesedi gömüldüğüne şahit olduğunu, o zamanlar bazı şeyleri algılayamadığını, daha sonra anlamına vardığını, ve Doğu Türkistan’ın muhtelif bölgelerinde çıkarılan Çinlilere ait olduğu iddia edilen sözde antik mezarların veya sözde tarihi kalıntıların, önceden oralara gömülmüş ve önceden kurgulanmış tarihi bulgular olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştı.
Konu hakkında değerlendirme yapmasını istirham ettiğimde ise Doç. Dr. Sayın Erkin EMET Hocam, Çin’in “Xinjiang” yani Türkçe tercümesiyle “yeni bölge” diye adlandırdığı Doğu Türkistan’ı ezelden beri ayrılmaz bir parçası olarak tanımlamaya çalıştığını, bu tür girişimlerin genelde işgalci Çin rejiminin siyasi tezini pekiştirmek amacıyla yapıldığını, dolaysıyla dünya bilim literatüründe Çin’in benzeri arkeolojik, tarihi bulgularına fazla itibar edilmediğini söyleyerek geçmişte de Çin rejiminin Doğu Türkistan’ın Barköl şehrinde 5 bin yıllık at fosili bulunduğu iddiasıyla atı evcilleştiren ve savaşlarda binek olarak kullanılmasını ilk keşfeden topluluğun Çinliler olduğunu iddia etmeye başladığını, Oysa bütün yazılı ve sözlü kaynaklarda belirtildiği üzere, Atı en iyi kullanan toplumun Türkler olduğunu, ancak Çinlilerin buradaki asil amacının yapay tarihi kalıntıları veya tarihi vesikaları ön plana çıkararak Binlerce yıllık Türk Topraklarında hak iddia etme gayreti olduğunu ifade etmişti.
Anlaşılan o ki 21. Yüz yılda güçlenen Çin otoriter rejimi, sadece Çin için değil, aynı zamanda esareti altındaki Doğu Türkistan için de yeniden tarih yazıyor.
1 Kaynak: https://www.rfa.org/uyghur/qisqa_xewer/medeniy-yadikarliq-12222022150117.html
2 Kaynak: https://www.rfa.org/uyghur/xewerler/tarix-uch-padishahliq-12202022172448.html
3 Kaynak: https://www.youtube.com/watch?v=pnk47QzJgfk&t=354s