Çin’deki yabancı şirketler tehdit altında | Makale

Çin’deki yabancı şirketler tehdit altında | Makale

Çin Komünist Rejimi, Uygur Türklerini köle gibi çalışmaya zorlayan yabancı sermaye politikası sayesinde yüksek teknolojili ürünler ihraç eden bir ülke haline geldi.

Dolayısıyla Almanya'nın Siemens, BMW, Bush, Mercedes-Benz, Puma şirketleri, İtalya'nın Caddy şirketi, İsveç'in (H&M), Electrolux şirketi, Filipinler'den Jack ve Jill şirketi, Fransa'dan Lacoste şirketi, İspanya'nın Zara’sı  Finlandiya'nın Nokia'sı, Amerikanın iPhone’sine kadar Çin'den dünya pazarlarına mal satarken, yüksek teknoloji ürün pazarında "Made in China" damgası giderek ağırlığını hissettiriyor.

Bu minvalde soykırım pahasına sürdürülen “Kuşak ve Yol” Girişimine (BRI) katılan ülkelerden gelen yatırımlar yüzde 11 ve Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ülkelerinden yatırımlar da yüzde 11,1 artış kaydederken Çin'de doğrudan yabancı yatırımlar 2022'’de yıllık yüzde 12,2 artışla 178,08 milyar dolara ulaşmış durumda.

Derken, Çin Komünist Partisi bu Çarşamba günü “casuslukla mücadele yasasını” revize edilmiş bir versiyonuyla meclisten geçirdi.

Rejim, daha 1 temmuz itibariyle yürürlüğe girmesi beklenen yasa onaylanır onaylanmaz, ekonomik ve teknolojik savaş halinde olan bazı Batılı şirketlere operasyon düzenledi. 

Avrupa basını, Radio France Internationale’nin, İki hafta önce Çin güvenlik güçleri tarafından bir Amerikan danışmanlık firması olan "Bain & Company" ‘nin Şangay'daki iş yerine giderek çalışanlarını tek tek sorguya çektiği haberiyle çalkalanıyor.

Çin basınında ise olayla ilgili bilgiler eksik veya sorgulamanın ayrıntılarına yer verilmezken, bu sorgulamaların “casuslukla mücadele yasası” kapsamında yürütüldüğü, daha fazla açıklama yada yorum yapılmasının erken olduğunu öne sürerek kaçamak bilgilerle kamuoyunu geçiştiriyor. Oysa bu durum Batı ve Avrupalı şirketler arasında güvensizlik ve endişe ortamı oluşturmaya yetti.

Amerikan basını Wall Street Journal’da, Çin'in yeni “casuslukla mücadele yasası” caydırıcı etkisi artırılmış, ülkenin daha geniş bir veri ve dijital bilgi yelpazesi üzerindeki kontrolünü genişleterek, olası dış tehditlere yanıt verme yeteneğini ve yetkisini artırmaya çalıştığı yazıyor. 

Nitekim Çin'in revize edilmiş “casuslukla mücadele yasası”, Çin güvenliğinin tanımını daha da genişletiyor. Yasa, Soykırımcı Xi Jinping'e ABD ve müttefikleriyle karşı karşıya gelmesi durumunda Çin'i güçlendirmeyi amaçlayan bir dizi yeni araçlar sağlıyor.  

Yıllarca sistematik soykırım ve insanlığa karşı suç işlediği ancak 2017’de ayyuka çıkan Çin rejimi, milyonlarca Doğu Türkistanlıyı ceza kamplarına ve hapishanelere hapsetti. Tutsaklara çeşitli kimyasallar verilerek zorla kısırlaştırılırken, Müslüman Kızlar Çinli erkeklerle evliliğe zorlandı. Kadın Erkek ayrıt etmeden gençleri Çin illerine ve diğer bölgelerde, adını “istihdam” koyup köle olarak zorla çalıştırdı. Havayollarının yanı sıra demiryollarını ve otoyollarını doğrudan Çin'e bağlayan ulaşım projelerine yatırımı artırarak Doğu Türkistan’da ürettikleri köle emeği ürünleri küresel pazara ihraç etti. 

Burada bir parantez açalım;
Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü’nün (ASPİ)  “Satılık Uygurlar” başlıklı raporuna göre Doğu Türkistan’daki Uygur işçiler Çinli fabrikatörlere toplu köle olarak satılıyor ve 100 den fazla ülke, 83 ünlü markaya mal tedarik etmede Uygur Müslümanlar köle işçi olarak kullanılıyor.

Çin Komünist Partisi (ÇKP) , Doğu Türkistan’daki zorla çalıştırma uygulamalarını “Bingtuan” yani sözde Xinjiang Üretim ve İnşaat kolordusu aracılığıyla kontrol ediyor. Doğu Türkistan’daki Bingtuan yapısının yurtdışında 2.923 şirketle bağlantısı bulunuyor.

Acaba Xi, "ABD’yi kıskaca alacağım" derken, yeni hamlesiyle, Çin'in ekonomik büyümesini yeniden revaş’a getirecek yabancı yatırım çekme fırsatını elinden kaçıracağının farkında değil mi? 

Gayet farkında! 

Umrunda bile değildir belki.

Peki bu cesareti, bu vurdum duymazlığı Çin’e kim verdi. 

Tabiki Bizler!, Batılılar, Avrupalılar, bütün insanlığın parmağı var bu işte. 

Yabancı şirketlerin Çin’e yatırımı olmasaydı, ülkeler ticari çıkarları uğruna Çin’e boyun eğmeseydi, Türk ve İslam alemi zulme sessiz kalmak yerine, İslam işbirliği teşkilatı (İİT), Türk devletleri Teşkilatı (TDT) gibi öz güçleri olduğu halde, Çin’e boykot getirselerdi, Çin ekonomisi bu kadar büyüyemezdi, belkide Doğu Türkistan’daki soykırım bu denli yıkıcı olmazdı.

Kısacası anlaşılan o ki, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline gelen Çin, kendi ayağına sıkarcasına yeni hamlesiyle yabancı yatırımcı için daha fazla risk ve güvensizlik ortamı oluşturuyor. 
Bu noktada Ülkemiz, daha önce Çin virüsü Kovid-19 döneminde,  özellikle Avrupalı firmalar için iyi bir alternatif olarak tercih edilen konuma gelmişti. Bu süreç devam edecek. Batısı da Avrupasıda kendi besleyip büyüttüğü
Çin'den daha çok dayak yiyecek. Onları yine Türkiye kurtaracak.

Eğer dirayetli Türk milleti bu fırsatı iyi değerlendirirse Türkiye yüz yılında, Doğu Türkistan'da zulüm olmayacak. Mezalim bir karış dahi olsun hiçbir Türk Toprağında istediği gibi at koşturamayacak. 

Kullanılan Kaynaklar:
1- https://rfi.my/9QUe
2-
https://turkistanpress.com/page/uygur-muhtar-kole-isci-calistirmayi-itiraf-etti-once-sozlesme-yapmaniz-lazim-/3316
3- https://turkistanpress.com/page/cin-zorla-uretilen-mallari-dunya-pazarina-satiyor/356

Muhammed Ali ATAYURT

Muhammed Ali ATAYURT

Yazar
Türkistan Press Editörü | Istiqlal TV Sunucusu
YORUMLAR
YORUM YAP
0 Yorum bulunmaktadır.