Bu Ramazan da Değişen Bir şey Yok! Soykırım Ve İşkenceler Devam Ediyor!

Bu Ramazan da Değişen Bir şey Yok! Soykırım Ve İşkenceler Devam Ediyor!
Bu Ramazan da Değişen Bir şey Yok! Soykırım Ve İşkenceler Devam Ediyor!
Bir Ramazan ayına daha kavuştuk.

Dünyayı saran salgın hastalıklar şimdi ise asrın felaketi deprem sonrası hayatını kaybeden on binlerce insanımız ve evini yuvasını kaybetmiş çadırlarda hayat mücadelesi veren vatandaşlarımız ve öte yandan asrın soykırım ve zulmü altında inim inin inleyen kardeşlerimiz! Bu şartlarda Ramazan’ı yaşamaktayız!
 
Oruç tutmalarına iftar yapmalarına izin verilmeyen, sofrasında iftarlık olmayan kardeşlerimizi umarım unutmaz, elimizden gelenleri yapmaya çalışırız!
Allah Ramazan’ın bereketinden istifade edenlerden eylesin.
 
Akıl almaz zulüm altında inim inim inleyen kardeşlerimizi unutmamalı unutturmamalıyız
14 yaşındaki kızlarımız tecavüze uğruyor!

Kadınlar tecavüze uğruyor!
 
İnsanlar toplama kamplarında, işkence odalarında işkencelere tabi tutuluyor!
Sağ kalanlar köle-işçi pazarlarında pazarlanıyor!
İki yaşındaki Müslüman çocuklar ailelerinden alınıp kamplarda komünist olarak asimile ediliyor!

Diasporada yaşayan kardeşlerimiz hayatta kalmaya, yaşadıkları ülkelerde sığıntı ve endişe ile hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Ne acıdır ki halkı Müslüman ülkelerde yaşayanlar ise ülkelerine iade endişesi ile yaşamaktalar! 
Dünyanın neresinde olursa olsunlar ailelerinden asla haber alamadıklarını biliyoruz!
 
Ailelerinden hiç haber almadan yaşamak ne kadar zor bir hayattır!
Vatanından anasından babasından kardeşinden bazıları yârından bazıları kocasından hayat arkadaşından bazıları çocuğundan ayrı yaşayanlar! Ne zor ne acı veren bir hayattır böyle!
 
Diasporada yaşayan bu kardeşlerimiz mücadele adına ne yapıyor, neler yapabiliyorlar? 
Öncelikle yapmaları gereken çok önemli teklifim ve uyarım şudur;
Asla unutmayacakları ASİMİLASYON tehlikesidir! Asimilasyona karşı durmalı ve şu hususları unutmamalılar!
 
Diasporada yaşayanlar,
1-Öncelikle kendileri dini yaşamalı ve çocuklarına örnek olmalı ve öğretmeliler,
2-Dillerini konuşmalı yazmalı ve çocuklarına öğretmeliler,
3-Kültürlerini yaşamalı ve yaşatmalılar. İçinde bulundukları toplumlar ile uyum içinde yaşamak başka bir şey, onlara benzemek başka şeydir!
4-Tarihlerini okumalılar bununla kalmayıp tarih şuuru ile şuurlanmalı ve tarihten ders alarak gelecek inşa etmeliler.
 
5-Doğu Türkistan’a VATANLARINA dönmeyi akıllarından çıkarmamalı, her nerede yaşıyorlarsa bulundukları ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmişlikleri modern hayat sunması onları asla yollarından alı koymamalıdır. Çocuklarını da bu şuur ile yetiştirmeliler.  Çocuklarına tarihin en medeni ve Uygur milletinin kendi milletleri olduğu şuurunu vermeliler. Dolayısı ile bu günlerin geçici olduğu gene dünya tarihinde önder millet olacaklarını, olmaları gerektiği fikrini çocukların zihnine kazımalılar.
 
Olağanüstü zor şartlara rağmen!
 
İşin gerçeği ellerinden geleni ve yapabildiklerini yapabileceklerini yapmaya çalışıyorlar! Ama işleri o kadar zor yükleri o kadar ağır ki bazen bir otelin salon köşelerinde bazen bir derneğin izbe odalarında bir araya gelmeye çalışıyorlar. Bazıları dini, dili, kültürü uymayan ülkelerde hayatta kalmaya, orada insan hakları örgütlerini harekete geçirmeye çalışıyorlar!
Ancak yükleri ağır sorumlulukları çok, destekçileri az! Ama hani “bir çiçekle bahar gelmez! Ama bir çiçek baharın habercisidir” deriz ya onlarınki öyle bir şey!
Başaracaklar!
 
Zalime boyun eğmiyorlar
 
Zulme rıza göstermiyorlar, göstermeyecekler!
Ve elbette zulümle abat olunmaz! 
Zalimin sonu zillettir!

Bu sessizlik niye?
 
Çağın belası korona salgını insanlığın kimyasını bozdu! Hayat tarzını değiştirdi. İnsanlar bir yandan can bir yandan iş aş derdine düştü. Tam bitti derken 
Türkiye’de çağın afetini yaşadık! 
 
Yaşadığımız afeti Türkiye’ye iftiraya, Türkiye’yi yıpratmaya, Türkiye’nin kardeşlik duygularını zedelemeye bazıları ise felaket tellallığı yaparak siyasi rant devşirmeye çalışmış olsalar da Türk milleti birlik beraberlik içinde dayanışma ve yardımlaşması devleti sivil yardım kuruluşları ile dünyaya örnek olmuştur.
 
Türkiye tek yürek olduk! 
 
Afetin yaralarını sarmaya çalışıyoruz!
 
Şimdi ise Türkiye için çok önemli olan genel seçimler yapılacak. Seçimler öncesi ve seçimlerden sonra bir müddet ortalık adeta toz duman olacak gibi görünüyor. Türkiye gene kendi gündemi ile meşgul olacak.
 
Biz bunlarla uğraşırken kardeşlerimizin yaşadığı zulüm ve soykırımın dozu artarak devam etmekte.
 
Dünya sessizliğini sürdürmekte!
 
Bir köpeğin, bir kuşun, bir balığın uğradığı zorbalığı günlerce yazıp çizen günlerce konuşan insanoğlu kardeşlerimizin çığlığını duymamaktalar!
 
Kadim Türk İslam yurdu yağmalanmakta, 
yeraltı ve yer üstü kaynakları çalınmakta, 
tarihi eserler, camiler yıkılıp yakılmakta, ülkenin kadim kimliği yok edilmeye çalışılmakta, insanlar işkence görmekte, uydurma suçlamalarla hapislerde çürütülmekte kadınları tecavüze uğramakta malları mülkleri ellerinden alınmaktadır.
 
Sessizlik duyarsızlık devam ediyor!
Halkı Müslüman toplulukların işbirlikçi yöneticileri bu durumu görmezlikten duymamazlıktan gelmekteler!
 
Bu yetmezmiş gibi geçtiğimiz günlerde halkı Müslüman olan devletlerden otuz civarında sözümona “din alimi” sıfatlı bir grubu komünist Çin yönetimi Doğu Türkistan’da gezdirdi! Bu grup gezi sonrası “Çin’de Şincan bölgesinde Müslümanlar sorunsuz şekilde yaşamlarını sürdürüyorlar” diye açıklamada bulunma gafleti, dalaleti, acziyeti belki ihaneti içine girdiler! İslam dünyasında bırakın işbirlikçi yöneticileri kendilerine alim sıfatı yakıştırmalarda bulunulanlarda da maalesef durum bu!
 
Kardeşlerimizin çığlığını duymayanlar, yüreği sızlamayanlar, kılını kıpırdatmayanlar olsa da zalimler kaybedecek mazlumlar kazanacaklar!
 
Zulme, soykırıma uğrayanlar Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz! Bilinen on bin yıllık tarihe sahip uygarlığın beşiği dünyada Türklerin kadim yurtlardan belki en önde gelenlerinden Doğu Türkistan! 
 
Burası 1945 yılında Rusya’nın sahil kasabası Yalta’da SSCB Başkanın Stalin, ABD Başkanı Ruzwelt, İngiltere Başbakanı Churchill’in katılımı ile yapılan YALTA KONFERANSI’NDA alınan kararla bölünen Türkistan! 
 
Türkistan’ın bölünmesi bir kısmının Rusya’ya ve Doğu Türkistan ise Çin’e verilerek paylaşılan ve Çin’in işgali ve devamında ise komünist yöneticiler tarafından uygulanan eşsiz zulüm ve soykırımın yaşandığı Doğu Türkistan’dır.
 
Doğusu ile batısı ile Türkistan’da yaşayan bu kardeşlerimiz bizim soydaşlarımız bizim din kardeşlerimizdir.
 
Onları asla unutmayacak!.. Asla unutturmayacağız!..
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!
Ramazan’ı şerifi tebrik eder hayırlara vesile olmasını dilerim.

Vesselam
Halis Özdemir

Halis Özdemir

Yazar
Gazeteci Yazar
YORUMLAR
YORUM YAP
0 Yorum bulunmaktadır.