Çin zulmünün canlı şahitlerinden Kamp Tanığı Zumret Davut Hanımefendi, geçtiğimiz günlerde kişisel sosyal medya hesabından bazı görüntü kayıtları paylaştı. Bu videoları izledikten sonra her yanı Müslüman kokan, cehri Türk aziz vatandaki halkımın maruz kaldığı trajedi, gözümün önünden filim şeridi gibi geçti.
Çin Komünist parti rejimiyle yönetilen Çin devleti, 1949 işgal ettiği ana vatan Doğu Türkistan'ın tarihi yapısını tahrip etmeye çalışıyor. Aynı zamanda Uygur kültürel anıtlarında çok sayıda değişikliğe yol açacak büyük tahribatlarla bölge biyografisini değiştirmeye yönelik insanlık suçu işliyor.
Tarihsel olarak Doğu Türkistan’ın Turfan bölgesine yapılmış en eski yeraltı su şebeke sistemi olan Kariz (Kehriz), Dünya uygarlık tarihinin en önemli yapılarından biri olarak kabul ediliyor. Kanallar “Dünya mirası” olarak görülen ve yaklaşık 2500 yıl önce çölün altına Uygur Türkleri tarafından inşa edilen muazzam yapılar idi…
16 Mart açık kaynaklardan ulaşılan yeni video kayıtlarında, Çin’in 73 yıllık esareti altında kalan Doğu Türkistan’ın Turfan bölgesinde bulunan 2800 adet Kariz (Kehriz) ‘in tamamen yok edildiğini gözler önüne seriyor.
Görüntülerde konuşanlar Turfan’daki yerli halk. Epey tepkililer.
Videolarda yerel halkın söylediklerine göre, 1949 Çin işgalinden önce bölgede 3.000 adetten aşan Turfan Karizlerinin, gelinen noktadaysa 200 civarı kadar azaldığı, gerisinin rejim yönetimi tarafında tamamen imha edildiği anlaşılıyor.
Ayrıca konuşan hanımefendi kendi köyündeki durumu aktararak “eskiden 5 kanal bulunduğunu ve şimdi 3’e indiğini, bunlarında kaynağı kesilmeye başladığını” belirtirken üzüntüsünü gizlemeye çalışıyor.
“Kültür Katliamı”
9 Şubat 2023 tarihinde Washington merkezli Uygur İnsan Hakları Projesi, Çin rejiminin Uygur kültürel miraslarını yok etmekte olduğunu ortaya koyan yeni bir rapor yayımlayarak, Çin rejiminin Uygur halk sanatından 12 Mukam, Mashrep geleneği, Kariz (Kehriz) ve Kırgız Türklerinin Manas destanı gibi kültürel mirasları yasakladığı veya tamamen yok ettiği vurgulanırken, Doğu Türkistan halkı ve kültürel mirasların büyük bir yıkımla, hatta tarih sahnesinden silinmeyle karşı karşıya olduğu, Çin'in buradaki davranışının UNESCO tarafından ortaya konulan sistematik “kültür katliamı” suçu kapsamına girdiğini ortaya koymuştu. Buradan anlayabiliyoruz ki, Çin’in Doğu Türkistan’daki eylemleri sistematik soykırımın bir parçasıdır.
Propaganda Aracı ve Ekonomik Kazanç…
Neticede, işgalci Çin’in Geleneksel Kültür, halk sanatları yerine soykırım altındaki Halkın beyinlerini yoğun Siyasi, ideolojik ve komünizm içerikli propaganda etkinlikleriyle uyuşturarak, sindirmeye, Mankurtlaştırma’ya çalışırken, öte yandan “Mutlu Uygur” imajı çizerek, hem turizm alanında akıl almaz ekonomik kazanç elde ettiği, hem de propaganda aracı olarak, Uluslararası toplumu kandırmak için kullandığını söyleyebiliyoruz.