Yeni tür Corona Virüsü, Çin ve düşündürdükleri (3)

ABD bütün resmi görevlileri de dahil vatandaşlarının Çin'den ayrılmasını istedi. Rusya ise tren taşımacılığında sadece yolcuları değil, yük taşımacılığını da durdurduğunu deklare etti. Daha birçok ülke aciliyetine ve önemine binaen sınırlarını kapattığını açıkladı.

Yaşananları bir bütün halinde değerlendirildiğimizde Çin'deki durumun bütün dünyayı etkilemeden bir çıkış yolu aranmak üzere uluslararası bir boyut kazandığını söylemek mümkün görünmektedir. Bu durumun Çin'in hem sosyal hem de ekonomik hayatına nasıl tesir ettiğini görmek için ise biraz daha beklemek yerinde olacaktır.

Şimdilik bölgeden gelen haberler, işin görünenden daha vahim olduğunu ortaya koymaktadır. Bomboş şehirler, karaborsaya düşen başta maske ve yiyecekler, şehirlerarası ulaşımın neredeyse durma noktasına gelmesi… vb.

Çin'de yayılan virüs nedeniyle ölümlerin arttığı, aslında resmi açıklanandan katbekat vakaların fazla olduğu, Wuhan şehrinin içinden akan Çanhjiang nehrinin her iki tarafında salgından ölenlerin cesetlerine rastlandığı, resmi rakamların sadece hastanelerde ölenlerle sınırlı tutulduğu, bilgilerin gizli tutulması gerektiğine önlem amacıyla doktor ve hastane çalışanlarının cep telefonlarına el konulduğuna vb bilgilere dair Xinlang Weibo (Çinli mikroblog, sosyal paylaşım sitesi)'da haberler yer almaktadır.

Çin'in nerdeyse tamamına yayılan virüsün daha da yayılmaması için Doğu Türkistan ve Tibet'in karantinaya alınarak sınırlarının kapatılması gerekirken tam tersi ulaşıma uzun süre açık tutulması ciddi sorgulanması gereken bir durumdur.

Bir taraftan Doğu Türkistan'da ise kamptan çıkanların evlerine baskınlar yapılarak tekrar kamplara geri götürüldüğünü öğrenmek de insanın aklına farklı sorular getirmektedir.

Virüsün ülkemizde de yayılmaması adına gelen Çinli turistlerle ilgili ciddi takibatın yapılması yerinde olacaktır. Bilhassa Çinli turistlerin yemek yediği, gezdikleri yerler ve bu türden kişilerle irtibatlı olan başta ulaşım sektörü ve mütercim veya rehber kişilerin de ciddi takip edilmesi yerinde olacaktır. Yeni geliş-gidişler ise tamamen kapatılmalıdır.

Burada asıl üzerinde durulması gereken husus ise Çin'deki siyasal ve sosyal olaylara Merkezi Çin yönetimin bakışıyla alakalı durmaktadır.

Mesela 1980'li yıllarda halkın sosyal adaletsizlik, anayasal hakların ihlali gibi hususlarda sesini yükseltmeye başladığı Çin'de, Erhaobing (kolera) adlı bir virüsün yayılması bahanesiyle Corona virüsü olayında olduğu gibi ülkede bir nevi sıkıyönetim ilan edip ülkeyi karantinaya almıştı.

Aynı durumu biz Sars virüsü peyda olduğunda da görmüştük. Sars olayı dünya gündemine geldiğinde Tibet ve Doğu Türkistan içten içe kaynamaktaydı. Sars virüsü Çin'in aykırı sesleri kıstığı bir dönemi beraberinde getirmişti.

Son dönemlerde ABD-Çin ticaret savaşları diyebileceğimiz gelişmeler, Hong Kong ve Doğu Türkistan meselesinin dünya gündeminde üst sıralara taşınması, Hong Kong olaylarına benzer nümayişlerin Çin'in iç bölgelerine sıçramaya başlaması ve akabinde bu virüs olayı bahanesiyle Çin'in kapıları kapaması insanın aklına yine aynı senaryonun oynanıp oynanmadığını da getirmiyor değil.

Yine Çin iç siyasetinde Şanghay gurubu ile Xi Jin-ping gurubunun neredeyse bir iç savaşa tutuşacak duruma geldiği bu günlerde yine bir virüs olayı patlak verdi.

Bir Çin atasözünde "Bir suçluyu yakalamak için bin cana haksız yere kıyabilirsin" denildiği gibi onbinlerce masum, rejim muhaliflerini sindirmek amacıyla bir senaryonun kurbanı mı olacaklar.

Acaba Çin, dünya kamuoyuna bir oyun mu oynuyor sorusunu şimdilik bir tarafa not edelim derim.

Kaynak:Doç.Dr.Ömer Kul -Ogunhaber

Bu Haberi 2052 kişi okudu!
04/02/2020
YORUMLAR
YORUM YAP
0 Yorum bulunmaktadır.