Uluslararası İnsan Hakları Günü Basın Açıklaması düzenlendi

Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Öncülüğünde 10 Aralık İnsan Hakları Gününe Özel “Doğu Türkistan’da Devam Eden Soykırım” Temalı Basın Açıklaması Gerçekleştirildi.

Doğu Türkistan Alimler birliği Başkan vekili Mahmutcan Damolla, Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma derneği Genel sekreteri Abdulahat Abdurrahman, Uygur Akademisi genel sekreteri Şevket Nasir ve Dünya Uygur Kurultayı Vakfı Başkanı Abdureşit Abdulhamit ayrı ayrı basın açıklama metnini okudu.

Basın mensuplarının katılımıyla gerçekleşen 10 Aralık Uluslararası İnsan Hakları Günü Basın Açıklamasında şunlar ifade edildi.
Uluslararası İnsan Hakları Günü; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin, Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Komisyonu tarafından kabul edildiği 10 Aralık 1948 tarihinden hareketle belirlenmiştir. Doğu
Türkistan halkı adına dünya çapında insan hakları mücadelesi veren Doğu Türkistan Sivil Toplum
Kuruluşları olarak, bu anlamlı günde uluslararası kamuoyuna ulaşma sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz.

Söze başlamadan önce dün gerçekleşen önemli bir gelişmeyi dünya kamuoyuna duyurmak isteriz:
9 Aralık’ta sonuçlanan Uygur Mahkemesince; Çin’in Doğu Türkistan’da soykırım suçu işlemekte
olduğunun delillerle kanıtlandığı ve yapılanların uluslararası soykırım suçu sözleşmelerinin maddelerinde belirtilen suçlarla uyuştuğuna dair mahkeme kararı ilan edilmiştir. Böylelikle Doğu Türkistan’da devam eden soykırım; uluslararası hukuk çerçevesinde, tamamen rasyonel hukuk zemininde kanıtlanmıştır. Verdiği bu doğru karardan dolayı Uygur Mahkemesini takdir ediyoruz. Çin’in Doğu Türkistan’da işlemekte olduğu fakat delillerin yetersizliği iddiasıyla mahkemede karar verilemeyen suçların da ispat edilmesi ve Çin’den
hesap sorulması için daha detaylı çalışmalar yürütülmesi gerektiğine de dikkat çekiyoruz. Bu münasebetle başta Türkiye olmak üzere, tüm devletlerin soykırıma karşı gereken adımları atması için çağrıda bulunuyoruz.

Dünyanın her yerinde insan haklarını, evrensel değerlere uygun her türlü meşru yola başvurarak savunan teşkilatlarımızda sahiplendiğimiz anlayış; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin giriş cümlesinde “İnsanlık ailesinin bütün üyelerinde bulunan haysiyetin ve bunların eşit ve devir kabul etmez haklarının tanınması hususunun, hürriyetin, adaletin ve dünya barışının temeli olması” şeklinde yer almaktadır. Bu bağlamda bildirgede belirtilen kavram, değer ve hakların arkasında olduğumuzu her platformda dile getirmekteyiz.
Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları olarak işgalci Çin’in, Doğu Türkistan halkına yönelik 72 yıldır gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleriyle mücadele etmekteyiz. Karşımızda bulunan insanlık dışı Çin rejimi; yönetimi ele geçirdiği günden beri genelde Çin halkına, özelde ise Doğu Türkistan, Tibet ve İç Moğolistan gibi işgal ettikleri bölgelerin halklarına çeşitli gayrimeşru bahanelerle saldırarak temel insan haklarını ayaklar altına almaktadır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabulünden henüz bir yıl sonra 1 Ekim 1949 tarihinde Komünist Çin’in kuruluşunun ilan edilmesiyle başlayan işgal ve ardından gelen zulüm uygulamaları 72 yıldır hiç durmadan devam etmiştir. İşgalci rejimin uyguladığı işkence, zulüm, soykırım ve asimilasyon politikaları İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin maddelerini doğrudan ihlal etmektedir.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 2’de; “Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu Beyannamede ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir” ibaresi yer almaktadır.
İşgalci Çin’in Doğu Türkistan halkına dayattığı koşullar, bölgede yaşayan insanların maddede de belirtilen hak ve hürriyetlerden istifade etmesinin açıkça önüne geçmektedir.

Bugün soykırıma maruz kalan Doğu Türkistan’da;
• İnsanlar cezaevlerine, gözaltı merkezlerine, toplama kamplarına mahkûm bırakılmaktadır,
• Toplama kamplarında dönüşümlü olarak 8 milyondan fazla Doğu Türkistanlı tutuklanarak işkence,
organ çalma, sistematik tecavüz ve yasa dışı tıbbi deneylere maruz kalmıştır,
• İnsanlar Çinli şirketlerde köle işçi olarak çalıştırılmaktadır,
• Genel kısırlaştırma yöntemleri uygulanmaktadır,
• Dinî ibadet ve eğitim yasaklanmıştır,
• Dinî âlimler ve aydınlar idam edilmiştir,
• 30 bini aşkın cami ve kutsal mekân tahrip edilmiştir,
• Doğu Türkistanlıların yurt içi seyahatleri kısıtlanırken, yurt dışına seferler tamamıyla yasaklanmıştır,
• İş insanları ve varlıklı bireylerin mallarına el koyulmaktadır,
• İnsanlar Çin’in iç bölgelerine sürgün edilmekte ve yerlerine Han Çinlileri yerleştirilerek demografik
yapının bozulması için çalışılmaktadır,
• Kadınlar Çinlilerle zorla evlendirilmektedir,
• Kadınlara zorunlu kürtaj uygulanmaktadır,
• Doğu Türkistanlı çocuklar Çinliler tarafından zorla evlat edinilmektedir,
• Vahşi uygulamalar sonucu bölgedeki doğum oranı yüzde 80 oranında düşmüştür.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 260 A (III) sayılı kararıyla kabul edilip, 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe giren Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme’nin 2. Maddesi’ne göre: ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla; gruba mensup olanların öldürülmesi, grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi, grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirmek, grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak, gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek fiillerinden herhangi biri soykırım suçunu oluşturur. Yine İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 3. Maddesi “Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.”, 4. Maddesi “Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır.”, 5. Maddesi “Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.” demektedir. Yukarıda saydığımız uygulamalar bu maddeleri doğrudan ihlal etmektedir. İşgalci Çin’in özellikle Doğu Türkistan’daki Müslüman Türk kimliğine açıkça düşmanlık beslemesi ve buna yönelik uygulamalarda bulunması, Doğu Türkistanlı aydınları ve dini âlimleri; tutuklama, işkence ve sürgüne maruz bırakması: Madde 18’de “Her şahsın, fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.” İfadesiyle belirtilen hususların ihlal edilmesidir.

İşgalci Çin’in ihlallerinin tümü sıralanacak olursa, insanlık dışı rejimin İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesi’ne karşı topyekûn düşmanca bir tavır ve eylemlilik içerisinde olduğu açıkça anlaşılacaktır.
Nitekim uluslararası kamuoyundan da buna karşılık tepkiler yükselmiştir.
Bugün gelinen noktada;
• Birleşmiş Milletler ve diğer üst düzey kuruluşların toplantı ve etkinliklerinde Doğu Türkistan halkını
temsil eden vekillere söz hakkı tanınmıştır.
• Her sene gerçekleştirilen insan hakları değerlendirme toplantılarında Çin, Doğu Türkistan üzerinden
kınanmıştır.
• 40’tan fazla ülke Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine karşı tavır almıştır.
• Kanada, İngiltere, ABD, Hollanda başta olmak üzere birçok ülke Uygur soykırımını tanımıştır.
• Doğu Türkistan’da, köle işçiliğini durdurmak amacıyla Çinli firmalara ambargo uygulanmıştır.

Uluslararası alanda ortaya konan bu tavırlar şüphesiz evrensel insan haklarının korunması için önemli birer adımdır. Ayrıca son dönemde ABD, Çin'deki insan hakları ihlallerini gerekçe göstererek 2022 Pekin Kış Olimpiyatları’na ve Paralimpik Oyunları’na hiçbir diplomatik ve resmi temsilci göndermeyeceğini duyurmuştur. Avustralya, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerin de katılımıyla diplomatik boykota destek vereceğini açıklayan ülke sayısı 7’ye çıkmıştır. İnsanlığın barışı ve kardeşliğinin en önemli simgelerinden biri olan Olimpiyatların, bu değerlerle taban tabana zıt konumdaki Çin rejiminin himayesinde yapılmasının, uluslararası toplumun vicdanında yeri olmadığını düşünmekteyiz.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabulünün 73. Yılında; Her zaman insan haklarının yanında duran Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları olarak, Doğu Türkistan’ın hak ve hürriyet mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğimizi tekrar ediyoruz. Bu vesileyle Doğu Türkistan halkı adına İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin yanında durmasını beklediğimiz tüm dünyaya sesleniyoruz:
• Tüm taraflar; ırkçı tutumunu devam ettiren, insan hakları ve inanç özgürlüklerini ayaklar altına alan,
çağdaş Nazi kampı kuran Çin’in bu uygulamalarına son vermesi için harekete geçmelidir.

• Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm uluslararası kuruluşlar ve üye ülkeler Doğu
Türkistan’daki insan hakları ihlallerine karşı yaptırımları artırmalıdır.
• İnsani değerlerde bir sembol işlevi gören büyük organizasyonun haysiyeti için 2022 Pekin Kış
Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları’na karşı başlatılan boykota katılım genişletilmelidir.
İnsanlık için büyük öneme sahip bugün de, başta Doğu Türkistan olmak üzere tüm mazlum halkların
insan hakları mücadelesini saygıyla selamlıyoruz.

Muhammed Ali ATAYURT- Türkistan Pres
Bu Haberi 642 kişi okudu!
10/12/2021
YORUMLAR
YORUM YAP
0 Yorum bulunmaktadır.