26 Aralıkta Çin Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi, Çin ile Türkiye arasında 2017 yılında imzalanan 'Suçluların İadesi Anlaşması'nı onayladı.
Anlaşma henüz TBMM tarafından onaylanmış olmasa da Türkiye'de yaşayan Uygur Türkleri arasında endişeye neden oldu.
Pekin yönetimi, Ankara ile imzalanan bu anlaşmayla Türkiye'ye sığınmış ve "terör suçu" işlediğini iddia ettiği Müslüman Uygur Türklerinin sınır dışı edilme sürecini hızlandırmayı amaçlıyor.
Fransız AFP ajansına konuşan Dünya Uygur Kongresi Sözcüsü Dilşar Raşit, Çin'in asimilasyon politikalarından kaçarak Türkiye'ye yerleşen ancak henüz vatandaşlık alamamış Uygur Türkleri arasında derin endişeye neden olduğunu belirterek Bu anlaşmanın bir zulüm aracı olarak kullanılmasının önlenmesi gerektiği doğrultusunda Türk yetkililerine çağırıda bulundu.
Konuyla ilgili 28 aralıkta Sosyal medya hesabından yazılı açıklamada bulunan Uluslararası Doğu Türkistan Teşkilatlar Birliği, aynı zamanda Doğu Türkistan Maarif cemiyeti başkanı Hidayetullah Oğuzhan, “2019’un nisan ayından bu yana TBMM’nin onayına sunulmuş olan ‘’Türkiye Cumhuriyeti İle Çin Halk Cumhuriyeti Arasında Suçluların İadesi Andlaşması’’ Çin Ulusal Halk Daimi Komitesi tarafından onaylandı. Çin’in Doğu Türkistan halkına yönelik insan hakları ihlallerinin devletlerin ve uluslararası kuruluşların sert eleştirilerine rağmen halen devam etmekte olduğu bir zamanda Çin’in bu antlaşmayı onaylaması Türkiye’de yaşamakta olan Doğu Türkistan halkı arasında bir daha endişe yaratmıştır. Doğu Türkistan’da halkımızı her türlü asılsız suçlamalarla idam ve hapse hükmederek soykırıma, etnik ve dinî temizlemeye yol açan Çin yargı sisteminin bu antlaşmadan yararlanarak Türkiye’deki halkımızı da aynı suçlamalarla sınır dişi ettirmek ve Türkiye üzerinde baskı yaratmak isteyecekleri çok açıktır. Türkiye’ye sığınan halkımızı endişe içinde bırakan bu antlaşmanın mecliste onaylanmasının Türk halkının iradesi tarafından kuşkusuz reddedileceğine inancımız ve umudumuz sonsuzdur.” Paylaşımını yaptı.
Ayrıca Konuyla ilgili yetkili mercilere Açık mektup gönderen gazeteci yazar Mirkamil kaşgarlı kişisel sosyal medya hesabından şu çağırıyı yaptı;
Hak, Adalet ve Bağımsızlığımızın teminatı olan TBMM Çatısı altında bir araya gelen Cumhur İttifakı’nın kıymetli başkan ve vekillerine açık çağrımız:
Tarihimizin altın sayfaları nice kahramanlıklarla dolu. Nice mazlum milletler gölgemize sığınmış; varlık ve nesillerini devam ettirmiştir.
Akışkan coğrafyamızda kök salan devletimiz; milli ve manevi değerlerimizi günümüze taşımış ve cümle cihana hakkı, doğruyu göstermiştir. Nesiller boyu bu vaziyetin heyecan, şevk ve azmini yaşadık. Bu azmi kararlıkla sürdüreceğiz.
Ekonomik, siyasi, sosyokültürel ve askeri baskılarla ülkemizi sindirmeye çalışan muhtelif devlet ve devlet görünümlü terör örgütlerine karşı; Cumhur İttifakı ve kıymetli Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi’ye olan inancımız ve saygımız tamdır.
Küreselleşme çağında ülkeler; dayanışma, paylaşma ve koruma çerçevesinde hareket ettikleri takdirde güçlerini ortaya koyabilmektedirler. Yaşadığımız modern çağda insan haysiyeti ve dini inançları ayaklar altına alınmış; masum halklar katledilmiş ya da yaşadıkları topraklardan zorla göçe sürüklenmişlerdir.
Türkiye ile Çin arasında imzalanan; 2017 tarihli “ suçluların iadesine ilişkin anlaşma” yakın zamanda mecliste onaylanması beklenmektedir.
Çin ile düşman değiliz. Fakat dost da değiliz. Uluslararası dayanışma doğrultusunda muhtelif devletlerle ekonomik, siyasi ve kültürel yakınlaşmalarımız olabilir. Çin ile ekonomik ve siyasi faaliyetlerimiz eşit şartlarda devam etmelidir. Bu karşılıklı güven ekseninde yürütülmelidir.
Çin Devleti; savaş siyaseti gütmemektedir. Sahip olduğu ekonomik güç ile ihtiyaç duyduğu enerji ve kıymetli hammadde temini için adeta sömürü faaliyetleri içerisindedir. Türkistan Coğrafyası, Afrika Kıtası ve Ortadoğu’da insani yardım ve devletlerin güçlendirilmesi faaliyetlerimiz Çin çıkarları ile negatif yönde çakışmaktadır.
Anlaşmanın ülkemizde yaşayan Uygur kökenli vatandaşlarımızı ve geçici konumdaki misafirlerimiz tedirgin etttiği aşikardır. Çünkü aile ve akrabalarının Çin’de insan hakları açısından baskı altında oldukları ve haberleşemedikleri bilinmektedir.
Doğu Türkistan halkının insani özgürlükleri kısıtlanmış, ekonomik faaliyetleri çökertilmiş, nesilleri kültürel yozlaştırılmaya çalışılmış temel İslami inanç ve ibadetleri engellenmiştir. Çin’e taviz vermemiz ve dostça yaklaşmamız hem bizim hem Doğu Türkistan hem de diğer halkların aleyhine olacaktır. Çin ile bu anlaşmanın kabulü ülkemize fayda sağlamayacaktır. Olası suçlular zaten İnterpol kapsamında değerlendirilebilir. Çin’in uygulamaları bu anlaşmanın istismar edileceğinin göstergesidir.
Yakın tarihimizde; Boraltan Faciası’nı muhteşem milletimizin alnına leke olarak sürenler iyi şekilde anılmamaktadır. Benzeri bir durumun tekrar tekerrür etmesi milletimiz açısından züldür. Dünya ölçeğinde yükselen güç: Türkiye. Gücünü özgün dış siyaset ve halkımızın yüksek haysiyetinden almaktadır. Bu güç berhava edilmemelidir.
Medeniyetimizin temel taşlarından Kaşgarlı Mahmud’a olan sorumluluğumuzu hatırlatarak Cumhur İttifakı’nı oluşturan kıymetli vekillerimizi Çin ile olası anlaşmayı tekrar gözden geçirmeleri ve gerekirse iptal edilmesi çağrısında bulunuyoruz.
Muhammed Ali ATAYURT