Tayland 40 Uygur'u Çin'e teslim etti!

Güvenilir kaynaklar, yaklaşık 11 yıldır Tayland’ın Göçmen Gözaltı Merkezlerinde (IDC) tutulan bu kişilerin 27 Şubat 2025 tarihinde soykırım yapan bir rejime zorla iade edilmelerinin planlandığını belirtmektedir.

Bu kişiler 2014 yılında Çin’in baskısından kaçan Uygur mültecilerdir. Sınır dışı edilmeleri Tayland’ın İşkenceye Karşı Sözleşme ve kendi İşkenceyle Mücadele Yasası kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal edecek ve insanlığa karşı suç teşkil edecektir.

Sınır dışı edilme riskinin ilk kez rapor edildiği Ocak 2025’ten bu yana, BM uzmanları, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, Doğu Asya ve Pasifik Alt Komitesi, ÇKP Seçilmiş Komitesi, Kongre Uygur Grubu eşbaşkanları Temsilciler Chris Smith ve Tom Suozzi ve diğer pek çok kişi de dahil olmak üzere insan hakları örgütleri ve hükümet yetkilileri Tayland’ı sınır dışı işlemlerini durdurmaya çağırdı. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 5 Ocak 2025’teki onay duruşması sırasında Tayland’ın bu Uygurları sınır dışı etmemesi için lobi yapma sözü verdi.

7 Şubat’ta Tayland Ulusal İnsan Hakları Komisyonu, başta geri göndermeme ilkesi olmak üzere, insan haklarına olan bağlılığını bir kez daha teyit etti. Bir Tayland mahkemesi de kısa bir süre önce bu kişilerin serbest bırakılması için yapılan bir başvuruyu kabul ederek Tayland Göçmen Bürosu şefinin 27 Mart 2025 tarihinde sorgulanmak üzere mahkemeye çıkarılmasına karar verdi. Ancak uluslararası ve yerel baskılara rağmen Tayland’ın bu kişileri sınır dışı etmek için hazırlıklarını sürdürdüğü bildiriliyor.

UYGURLARIN ÇİN’E TESLİM EDİLMESİ TEPKİLERE NEDEN OLDU
Ancak 26 Şubat’ta Tayland hükümetinin 40 Uygur’u Çin’e teslim ettiğine dair Çin medyasında geniş yankı bulan haberler, diasporadaki Uygurların tepkisine neden oldu.

Bu gelişme üzerine, Türkiye’de yaşayan Uygurlar, 27 Şubat Çin’in İstanbul konsolosluğu ve Tayland’ın İstanbul’daki fahri konsolosluğu önünde protesto gösterisi düzenlendi.

Çin’in İstanbul konsolosluğu önündeki gösteride ilk olarak Doğu Türkistan Âlimler Birliği Başkanı Doç. Dr. Alimcan Buğda gurup adına Bsın açıklama konuşması yaptı.

Konuşmalarında Çin’in Doğu Türkistan’da uyguladığı toplama kampları ve hapishanelerde etnik soykırım yaptığını hatırlatarak, Tayland’ın Uygurları Çine iade ederek bu soykırım suçuna ortak olduğunu ve bunun hesabını vermesi gerektiğini ifade etti.

BASIN AÇIKLAMASI

Değerli basın mensupları ve zulme karşı sesini yükselten tüm vicdan sahipleri,

Bugün burada, Tayland hükümetinin işlediği utanç verici bir suça, insanlığa karşı işlenmiş bir ihanete karşı öfkemizi haykırmak için toplandık!

Tayland hükümeti, 48 Uygur kardeşimizi soykırımcı Çin rejiminin cellatlarına teslim ederek açıkça cinayet işlemiştir! Kendi mahkemelerinde süreç devam ederken uluslararası hukuku, insan haklarını ve vicdanları hiçe sayarak, masum insanları ölüme yollamaktan çekinmemiştir.

Bu karar, Tayland’ın alnına sürülmüş bir kara lekedir! Bu ihanet, asla unutulmayacaktır!

Unutulmamalıdır!!
Hiçbir ekonomik çıkar, hiçbir siyasi hesap, hiçbir kirli diplomasi 48 canın hayatından değerli olamaz! Tayland hükümeti, bu kardeşlerimizin başına gelecek her türlü işkence, ölüm ve zulmün doğrudan sorumlusudur! Ve unutulmasın: Bu işlenen suçun hesabı er ya da geç sorulacaktır!

Soykırımcı Çin’in kanlı ellerine Uygurları teslim eden ve buna sessiz kalan her devlet, bu soykırımın suç ortağıdır!

Uygur halkı sadece Çin’in zulmü altında değil, aynı zamanda gözlerini kapatan, menfaatleri uğruna insan haklarını pazarlık konusu yapan işbirlikçilerin ihanetine de maruz kalmaktadır!

Çin rejiminin Doğu Türkistan halkına uyguladığı baskı ve soykırım politikası, yozlaşmış siyasetçiler ve çıkar odakları sayesinde artık sınırları aşmış durumdadır.

Bugün dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Doğu Türkistan'lı güvende değildir.

Karşımızda, ekonomik gücünü kullanarak vicdanları satın alan, uluslararası hukuku hiçe sayan bir zulüm düzeni var!

Doğu Türkistan'lı kardeşlerimizin tutuklu olduğu bu 12 sene içerisinde tüm gücü ile çaba gösteren, insani diplomasi bağlamında elindeki tüm imkanları kullanana İHH’ya ve diplomasi ekibine ve Tayland'daki müslüman topluma, insan hakları komisyonuna ve kendi can güvenliğini hiçe sayıp tutuklu Uygur kardeşlerimizin gönderilmesine tepki göstermekten çekinmeyen tüm müslüman ve gayri müslim kardeşlerimize vefa borcumuz olduğunu hatırlatmak isterim. Elbet diğer Doğu Türkistan STK'lari, şahıslar ve kurumlar da elinden gelen her cabayi göstermiştir. ama malesef tüm bu insanı duruş ve çabalar, Siayasi karar vericilerin merhametsiz çıkar duruşu önünde yetersiz kaldı.

Peki Neden yeterli baskı oluşturulmadı? Bugün 48 Uygur Türkü ölüme gönderilmişse, açık söylüyorum, Türkiye başta olmak üzere hiç bir ülkenin bu konudaki adımları ve yaklaşımı yeterli olmamış demektir.

Bu sessizlik, bu yetersizlik, yaşanacak her türlü işkenceye ve ölüme ortak olmak demektir!

Sözde değil, gerçek anlamda kardeşlik, zor zamanlarda gösterilir. Türkiye ve diğer ülkelerin hükümetleri, bu 48 kardeşimizi kurtarabilecekken sessiz kalarak tarihe utanç sayfası eklemişlerdir!

Buradan haykırıyoruz:

- Uluslararası toplum, Tayland'a yaptırım uygulanmalı. 

- Türkiye hükümeti, İslami kardeşliği ve kültürel bağları olan Doğu Türkistan halkı için harekete geçmeli!

BM, AB, İslam İşbirliği örgümü gibi uluslararası kurum ve kuruluşlar, Çin devletinin gerçekleştirmekte olduğu soykırımı durdurmak adına acil ve caydırıcı tedbirler almalıdır.

Unutmayın, bugün sessiz kalanlar, yarın aynı zulmün hedefi olabilirler.

Doğu Türkistan halkı yalnız değildir, Vicdanlarınızı uyuşturmayın! 48 kardeşimiz için ses olun, nefes olun!

Ardından, Uluslararası Doğu Türkistan Teşkilatları Birliği Genel Sekreteri Abdurreşit Eminhacı ve de Doğu Türkistan İnsan Hakları İzleme Derneği’nden Vildan Kadıoğlu söz aldı.


Konuşmalarında, Tayland hükümetinin uluslararası insan hakları kuruluşları ve diasporadaki Uygur örgütlerinin defalarca uyarılarına rağmen Uygurları Çin’e iade ettiğini, İslam dünyasının bu konuda sessiz kaldığını belirttiler. Ayrıca, Tayland’a karşı Uygurların Çin’e teslim edilmemesi için hazırlanan mektuba imza atan ülkeler arasında İslam ülkelerinin bulunmadığını ve Tayland’ın bu eyleminin tüm insanlığa karşı bir ihanet olduğunu dile getirdi.
Son olarak, Doğu Türkistan Âlimler Birliği üyesi Mahmudcan Damollam konuşma yaparak, bu musibeti mücadele gücüne dönüştürmek ve Çin’e karşı direnişi daha da güçlendirmek gerektiğini belirtti. Ardından, Doğu Türkistan halkının özgürlüğü, Çin’in çöküşü ve Doğu Türkistan halkının mücadele ruhunun daha da güçlenmesi için dua etti.

Bunun dışında, Ankara'da yaşayan bir diğer gurup Uygurlar da Tayland’ın Ankara büyükelçiliği önünde protesto düzenleyerek, “Zalim Tayland hükümeti, Uygur kardeşlerimiz nerede?” sloganları attılar ve Tayland’ın Uygurları Çin’e teslim etmesine karşı tepkilerini dile getirdi.

UYGURLAR KAŞGAR’A GÖTÜRÜLDÜ
27 Şubat sabahı, Çin’in resmi haber ajansı Xinhua, Tayland’da tutuklu bulunan 40 Çin vatandaşının Çin’e iade edildiğini duyurdu. 

Tayland Kraliyet Polis Teşkilatı Başkanı, 40 Uygur’un Çin’e iade edildiğini ve diğer 8 Uygur’un Tayland yasalarını ihlal ettikleri gerekçesiyle Tayland’da tutulmaya devam ettiğini açıkladı. Ayrıca, bu işlemin Tayland Devlet Güvenlik Konseyi ve Kraliyet Polis Teşkilatı tarafından ortaklaşa yürütüldüğünü sözlerine ekledi.

Uzun süredir Tayland’daki İslami kuruluşlarla iş birliği yaparak tutuklu Uygurlara yardım eden Doğu Türkistan Âlimler Birliği Sözcüsü Ustaz Abdusselam Alim, Tayland’daki İslami kuruluşlar aracılığıyla tutuklu Uygurların Çin’e iade edildiğine dair üzücü haberler aldıklarını doğruladı.

Onun aktardığına göre, Tayland yetkilileri 27 Şubat gecesi, çevresi kapatılmış birkaç otobüsle Uygurları tutuklu bulundukları yerden alarak bilinmeyen bir yere götürdü. Bu süreçte gazetecilerin otobüslere yaklaşmasına ve fotoğraf çekmesine izin verilmedi. Edinilen bilgilere göre, 40’tan fazla Uygur Doğu Türkistan’ın Kaşgar kentine götürüldü.


Muhammed Ali Atayurt-Türkistan Press

Kaynak: Istiqlalhaber,

Bu Haberi 1605 kişi okudu!
27/02/2025
YORUMLAR
YORUM YAP
0 Yorum bulunmaktadır.