Çin komünist işgalcilerinin 1949'da Doğu Türkistan'ı işgal etmesinden bu yana çeşitli isimler, çeşitli kılıflar altında günden güne şiddetini artırarak uygulayageldikleri zulüm ve baskı politikaları hiçbir zaman durmadı.
Dünyanın henüz gelişmediği önceki dönemlerde Çin işgalcileri bütün suçlarını dünya halkından saklayabilmiş ve her türlü yolsuzluk ve zorbalığı istedikleri şekilde yapmış olsalar da, iletişim araçlarının hızla gelişmesiyle Çin ne kadar gizlemeye ve ak olanı kara göstermeye çalışmak için doğrudan devlet medyalarını devreye sokmasının yanı sıra, Çin içinde ve dışında çeşitli dillerde Çin'in rezil politikalarını aklama için gece gündüz çalışan propaganda ordusu ve buna harcanan sayısız ekonomik kaynaklar olsa da, zaman zaman ara sıra çıkan kanıtlar ve özellikle 2016'dan itibaren yürürlüğe konan iğrenç toplama ceza kampı politikasının kurbanlarının şahitlikleri veya yakın akrabalarının cesurca tanıklık etmesiyle dünyanın en nüfuzlu haber organlarının muhabirleri çeşitli şekillerde vatanımıza aktı ve o kadar gözetim içinden yine de Çin'i dünyaya rezil etmeye yetecek derecede çok sayıda materyali ele geçirdi ve kapsamlı haberler, belgeseller yapıldı, raporlar yayınlandı.
Dünya Uygur'un trajik durumunu görmüyorum dese de gördü, duymuyorum dese de duydu. İnkar edilemez gerçeklerin karşısında ayağı yanan tavuğa dönen Çin rejimi yine kendi doğasındaki kansızlığı bırakmadan, toplama kamplarındaki suçlarını gizlemek için yapmadığı davranış, oynamadığı oyun kalmadı. Utanmaz Çin bütün çabalarının hiçbir işe yaramadığını bilse de, yine bu tiyatroyu oynamaya ve kendisine muhtaç bazı devletleri arkasına almaya, satın alınmış gazetecilerin dili aracılığıyla suçlarını saklamaya çalıştı. Ama bunların hiçbiri işe yaramadı ve sonuçta BM insan hakları örgütü ve birçok devletin parlamentoları Çin'in Uygurlara yönelik uygulamalarını "soykırım", "insanlığa karşı suç" olarak kabul etti, bazı ceza tedbirleri yürürlüğe kondu.
Ama Çin bütün Doğu Türkistan halkını tamamen yok etmek, asimile etmek için zorla çalıştırmaktan başlayarak, zorla kısırlaştırma, dil-yazıyı, örf-adetleri tamamen kısıtlama, Uygur kızlarını Çinlilerle zorla evlendirmeye kadar aklımıza gelebilecek her türlü suçu en üst seviyeye çıkararak uyguladı, son yıllarda sosyal medyada çokça görülmeye başlayan görüntüler, sadece Uygurları, Türkleri, Müslümanları değil, zerre kadar vicdan sahibi olan her insanı şiddetle üzüyor ve kahrediyor.
Zulüm, tahkir etme ve aşağılama o dereceye vardı ki, Uygur halkı o zulüm altında öldürüldükten veya öldükten sonra bile, bugün Çin'i Çin yapan, Çin'i dünyaya kafa tutturan sayısız doğal zenginliklerle ve maden yataklarıyla dolu 1.828.418 kilometrekarelik uçsuz bucaksız topraklara sahip olmasına rağmen, işte o toprakta iki metrelik yere gömülme hakkından da ayrılıyor. İşgalci Çin bu toprağın sahiplerine iki metrelik kara toprağı bile çok görüyor.
Ey insanlar! Ey kulaklarını tıkayan Müslümanlar!
Ey Birleşmiş Milletler!
Ey İslam Dünyası İttifakı!
Ey Dünya Müslüman Alimler Birliği!
Siz neredesiniz?
Şu görüntülere bir göz atın bakalım?
Acaba dünyada, hangi sistemde yaşarsa yaşasın, öldükten veya öldürüldükten sonra kendi toprağına gömülmekten mahrum bırakılan bir halk, bir Müslüman var mı?
Yeryüzünde işgalci Çin komünist rejiminden daha utanmaz, acımasız bir haydut iktidar var mı?
Şu görüntülere bakın!
Yoksa bunları da Çin'e karşı yapılan kara propaganda mı diyorsunuz?
İşte sizin gördüğünüz bu çok katlı sözde mezarlıklarda kardeşleriniz, soydaşlarınız, amcalar, teyzeler, gençler, çocuklar cenaze namazı bile kılınmadan, tıpkı ölmüş köpekler bir sandığa atılmış gibi, bu sandık benzeri beton kutuların içine atılıyor.
Bu korkunç mezarlığa giren kişiler ifadesinde, cesetlerin gömülmediği için kokuşmuşluktan dayanılmaz kokular yayıldığını bildiriyor.
Ey dünya, ey insanlık, ey Müslümanlar!
Bu zulme ne zamana kadar sessiz kalacaksınız?
Utanmaz Çin'in bu suçlarına ne zamana kadar göz yumacaksınız?
Yoksa en yumuşak ifadeyle söylersek, siz daha ne zamana kadar Çin'in kurnazlılla yaptığı yalan propagandalarına inanıp, kendi kardeşlerinizin feryat ve figanına kulak asmadan, bizlerin çağrılarımızı abartılmış, Çin'e karşı Batı'nın silahına dönüşmüş propaganda karakterli işler diye göreceksiniz?
Bize inanmıyorsanız veya çok abarttığımızı sanıyorsanız, işte yol açık!
Şu resimdeki sözde "Müslümanlar mezarlığı"nı kendi gözlerinizle görüp gelsenize?
Bir araştırıp gelsenize?
Dünyaya biz değil, siz tam gördüğünüz gibi bir şey desenize?
Sözüm asla başkalarından bekleyip, kendine bakmayan, sürekli başkalarının bir iş yapmasını, bir anda harikulade mucize gerçekleşmesini bekleyerek hayat geçirenlere bahane olmasın!
Her söz, her çağrı, her nida önce kendimize olmalı!
Ey milletimin aslan yürekli büyükleri!
Biz daha ne zamana kadar bu alçaklığın hesabını almayacağız?
Daha ne zamana kadar bu alçaklığa boyun eğeceğiz?
Bu alçak Çinlilerden hesap sormanın yollarını arayıp baktık mı? Kafa yorduk mu?
Haydi konuşalım bakalım?
- İrfan Ötkür