Dünyanın en garip suçu Doğu Türkistan'da işleniyor | Makale

İnsanlık tarih boyunca çeşitli cezai terimlere ve çeşitli işkencelere tanık oldu. Fakat geçen yıl Çin kamu güvenlik birimlerinden ele geçirilen mutlak (Gizli) etiketli "Xinjiang Polis Dosyaları” ‘ında göze çarpan garip suçlamalar ve cezai terimler belki de yer yüzünde ilk defa Çinliler tarafından Doğu Türkistan’da kullanılıyor.

İddia yeni değil ama İtalya merkezli yayın kuruluşu Bitter Winter Network’ta yer alan Doğu Türkistan'daki toplama kampları ve cezaevlerinde tutulan insanların Çin rejimi tarafından nasıl işkence edildiğine dair bir makale bu iddiayı bir kez daha doğruladı.

Bitter Winter’in Makalede gösterdiği bazı örnekler gerçekten şok edici.

Mesela: "Xinjiang Polis Dosyaları"nda ortaya çıkan 28 yaşındaki Ali Cuma isimli kişinin tutuklanma sebebinin, yurtdışı çıkış yasağı bulunan aile ferdi olduğu belirtiliyorken, garip bir şekilde, Ali Cuma'nın hiçbir zaman ülkeden ayrılmadığı, sadece pasaport başvurusu bulunması nedeniyle “bölücülük” (potansiyel Ülkeyi terk edecek kişi) şüphelisiyle tutuklandığı, bunun temel yaşama özgürlüğünün kısıtlanması ve sistematik soykırımın bir parçası olduğu belirtiliyor.

Makalede, Çin'in Doğu Türkistan'daki soykırım suçunun bir diğer delili olarak, 25 yaşındaki Abdugani Pazil'in tutuklanma sebebinin, Türkiye’de bulunmak ve sözde "güvenilmez kişiler" ile bağlantı kurmak olduğu kaydediyor. Aynı şekilde 32 yaşındaki Aziz Yasin’in tutuklanma olayında da 5 yıl önce ağabeyi Keram Yasin’den üç gün Kur’an Kerim öğrendiği için, 33 yaşındaki Aziz İbrahim'in düğün töreninde müzik ve gayri müslim ritüellere izin vermediği için tutuklandığı dikkat çekiyor.

Benzer bir diğer olayda ise 2012 yılında 51 yaşındaki Hüseyin Mamat'ın tutuklanma nedeni, annesinin vefatından sonra Çin geleneklerine göre törenle uğurlamayı kabul etmemesi olduğu, Çin’in Doğu Türkistan'da keyfi bir şekilde insanlara nasıl vahşet yaşattığı anlatılıyor.

Çin'in işlediği suçlar hakkında tanıklık yapan kamp tanıklarına ve Çin'in Doğu Türkistan'daki suçlarını araştıran uzmanlara göre, 2017'de kamplar ayyuka çıkmadan hemen önce yayınlanan ilgili Çin belgeleri, 1970'ler, 1980'ler ve 1990'larda doğan Uygurları "güvensiz nesil" olarak tanımlıyor. Bunun sebebi ise bu yıllarda doğan Uygur kuşağının “Kültür devrimi” döneminde yaşamış ve Çin zulmüne tanıklık eden, Komünist Parti'yi iyi tanıyan, direnebilecek insanların olması olarak gösteriliyor.

Ayrıca Çinli yöneticilerin, sadece dini inancı yok etmekle kalmayıp, dinin herhangi bir unsuruna kapılmanın, “zehirlenme” olduğunu ve tedavi edilmesi gerektiğini iddia ederek kampların birer okul olduğuna insanları inandırmaya çalıştığını ve böylece suçu meşrulaştırdığını düşündüğüne vurgu yapılıyor. Çin ile ilgili sızan başka belgelere atıf yapılan Makalede, Çin'in İslam'a ve Müslümanlara karşı ciddi sonuçları olabilecek tahribata ve büyük ayrımcı politikalara imza attığı, İslam'ı "akıl hastalığı" olarak nitelendirdiği ve bu hastalığın çaresinin "ceza ve hapis, rehabilitasyon” olarak gördüğünü, bundan dolayı milyonlarca insanın Toplama Kamplarına alındığını ortaya koyuyor.

Konuyu daha detaylandırmak için İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezinin (İNSAMER), Doğu Türkistan Raporuna göz atalım. Araştırmacı yazar Tanner Greer’in 2018 yılında Foreign Policy dergisinde yayımlanan “Radikal Eğilimin 48 Şüpheli İşareti” (Forty-Eight Suspicious Signs of Extremist Tendencies) başlıklı çalışmasında, Doğu Türkistan’daki toplama kamplarına gönderilmek üzere yapılan tutuklamaların korkunç boyutunu ve garip sebeplerini açık bir şekilde ortaya koyuyor.

Greer’in bu çalışmasında, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch-HRW) araştırmacılarının Çin dışına kaçmayı başaran Uygur ve Kazak Türkleri ile yaptığı röportajlara dayandırıyor. Avustralya’daki Adelaide Üniversitesi Çin Araştırmaları Bölümü’nde öğretim üyesi ve Avustralya Ulusal Üniversitesi 2018 Çin Yıllığı’nın ortak yazarlarından olan Gerry Groot ise, bu 48 işaretin Çin’de aşırı dincileri tanımlama ve ayırmada bir rehber olduğunu teyit ediyor.

Bu işaretler tek başlarına bir anlam ifade etmeseler bile Çinli yetkiler bunların her birini Uygur kültürü ve dinî inanışları ile birlikte ele alarak, bir dindarlık ve militanlık potansiyeli analiz etmeye çalışıyor. Uygurların toplama kamplarına gönderilmeleri için yeterli görülen 48 işaretler şunlardır:

 

1. Bir çadıra sahip olmak

2. Başkalarına “yemin etme” demek

3. Yurt dışına çıkmış olmak

4. Yurt dışına çıkan birisiyle konuşmak

5. Kaynak makinasına sahip olmak

6. Başkalarına günah işlememesini söylemek

7. Fazladan yiyeceğe sahip olmak

8. Kahvaltıyı güneş doğmadan önce yapmak

9. Yurt dışına çıkan birini tanımak

10. Pusulaya sahip olmak

11. Devlet görevlisiyle tartışmak

12. Halk içinde Çin’in bazı ülkelerden daha zayıf olduğunu söylemek

13. Birden fazla bıçağa sahip olmak

14. Bölgedeki resmî görevliler hakkında şikâyet dilekçesi göndermek

15. Çok çocuklu olmak

16. Alkol kullanmaktan kaçınmak

17. Resmî görevlilerin yatağında yatmasına, yemeğini yemesine ve evinde yaşamasına izin vermemek

18. VPN’e (sanal özel ağ) sahip olmak

19. Sigara kullanmaktan kaçınmak

20. Kimliğini taşımamak

21. WhatsApp uygulamasına sahip olmak

22. Ebeveyni öldüğünde ağıt yakmak, halk içinde üzülmek veya üzüntülü davranmak

23. Resmî görevlilerin DNA örneği almalarına izin vermemek

24. Yurt dışında çekilmiş olan herhangi bir video izlemek

25. Çin bayrağının bulunduğu yerde başörtüsü takmak

26. 45 yaşının altındaki kadınların başörtü takması

27. Camiye gitmek

28. Namaz kılmak

29. Oruç tutmak

30. Dinî ders dinlemek

31. Resmî görevlilerin retina taraması yapmalarına izin vermemek

32. Resmî görevlilerin telefonundaki her şeyi yüklemesine izin vermemek

33. Resmî görevlilere ses kaydı vermemek

34. Okulda ana dilini kullanmak

35. Ana dilini resmî dairelerde kullanmak

36. Skype, WeChat gibi uygulamalarla yurt dışından birisi ile konuşmak

37. Üzerinde Arapça harf bulunan giysi giymek

38. Tam sakala sahip olmak

39. Dinî semboller taşıyan kıyafet giymek

40. Zorunlu propaganda sınıflarına katılmamak

41. Zorunlu bayrak çekme törenine katılmamak

42. Halk mücadelesi oturumlarına (siyasi rakiplerin halk tarafından küçük düşürülmesi) katılmamak

43. Aile üyelerini ve kendisini halk mücadelesi oturumlarında kınamayı reddetmek

44. Polis tarafından tutuklandığında intihar etmeye çalışmak

45. Kamptayken intihar etmeye çalışmak

46. Geleneksel cenaze töreni yapmak

47. Karakolda kayıt yaptırmadan birçok aile üyesini evine davet etmek

48. Yukarıda geçenlerin herhangi birisini yapmış bir aile üyesine sahip olmak

Yukarıda belirtilen 48 madde, Çin yönetiminin İslam dini ve Uygur kültürünün her pratiğini ya da bunları hatırlatan her hareketi “aşırılık” olarak nitelendirdiğini göstermekte ve Uygurlulara yönelik baskı ve asimilasyon politikalarının boyutunu açıkça gözler önüne sermektedir.

Fakat iş bununla da bitmiyor. “İstikrarın korunması” için alınan sözde “tedbirler” arasında asla akla gelmeyecek şeyler sıralanıyor. Mesela evinizde bulunan ekmek bıçağı üzerine kimlik numaranızın silinmeyecek biçimde kazınmış olması ve yine aynı bıçağın mutfakta demirden bir zincirle sabitlenmiş olması gerekmektedir. Bıçakla ilgili kurallar bununla da sınırlı değil. Zira birden fazla bıçağınızın olması sizi “potansiyel terörist” kategorisine sokabilir ve bu da asla ne zaman oradan çıkabileceğinizi bilmeksizin toplama kampında bir ömür kalmanız ya da ömrünüzün baharında toplama kampının zorlu şartlarında aklınızı yitirmeniz yahut ölmeniz anlamına gelebilir.

Kısacası Geçen yıl sızdırılan "Xinjiang Polis Dosyaları" Dünyanın en garip suçlarının Doğu Türkistan'da işlenmekte olduğunu bir kez daha delil ve ispatlarıyla, bütün çıplaklığıyla ortaya sermiştir.

Son olarak Doğu Türkistan’da bu soykırıma kurban giden aziz şehitlere selam olsun. Dul ve yetim kalan mazlumlara, Ailelerinden koparılan yavrulara, 21. Yüzyılın yüz karası köle işçi olarak çalıştırılan Gençlere, evlatları kucağından söküp alınan annelere, ailesinden ayrı yaşamaya mahkum edilen milyonlara Allahtan sabır ve merhamet diliyorum.

Bu Haberi 368 kişi okudu!
17/05/2023
YORUMLAR
YORUM YAP
0 Yorum bulunmaktadır.