Bütün kesici aletlere zincir vuruldu

Açık kaynaklardan elde edilen görüntü kayıtlarına göre, Çin rejiminin Doğu Türkistan'da akıl almaz bir baskı rejimi uygulamaya devam ettiğini ve Çin propagandalarında akis ettirildiği gibi "Uygurlar huzur, barış içinde ve özgürce yaşıyor" yalanının asılsız olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Ceza kamplarının canlı tanıklarından Zumret Davut hanımefendinin Kişisel sosyal medya hesabından paylaştığı görüntü kayıtlarına göre, 2015'ten bu yana Çin’in haddi aşan baskısı ve zulmüne karşı olası isyanların önüne geçebilmeyi amaçlayan Çin, Doğu Türkistan’daki esnaflar ve İş yerleri, Seyyar satıcılar, Çiftçiler ve bireylerin dahi gündelik yaşamında kullanmakta olduğu makas, Çakı, bıçak, satır, balta, kürek Orak, vb. kesici aletlerini, ikamet ettiği bölge polis amirliğince kayıt ettirmesi ve edevat sahibinin adı, kimlik numarası ile QR kod koydurma siyasetinin devam ettiği anlaşılıyor.

Videoda görüldüğü üzere bütün seyyar satıcıların kullandığı kesici aletlere zincir vurularak tezgaha bağlanmış vaziyette, Uygur halkının günümüzdeki yaşam koşullarını net bir şekilde ortaya koyuyor.

Bütün bu uygulamalar rejimin işlediği insanlık dışı suçların sonuçlarından duyduğu korku ve endişe psikolojisi tarafından yönlendiriliyor.

Oysa bütün bu saçma sapan uygulamalar, Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş baskı ve hayatı zorlaştırıcı uygulamalarla Çin'in Doğu Türkistan halkına yönelik sistematik soykırım suçlarını sürdürdüğünün ve her Uygur'u tehlikeli bir terörist olarak gördüğünün açık bir göstergesidir.

ÇİN’İN DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ ZULÜM POLİTİKALARI
Çin rejim hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk, asimilasyon ve soykırıma uğramaktadır. Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çinli olmayan tüm Türk kökenli milletler bu baskının kurbanı olmaktadır.

Doğu Türkistan’da ağır insan hakları ihlallerinden aşmış soykırım derecesine ulaşan, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine gelen küresel mesele haline geldi. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çinli şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Ortaya çıkan Resmi veriler ise, Çin Komünist Partisi idaresinin kültürel ve etnik soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyduğunu gösteriyor. Fakat Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türklerinin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizlemeye ve soykırımı yalanlamaya çalışıyor.

Günümüzde şu an bile Doğu Türkistan’da Uygur ve diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarında tutuluyor. Bu baskı tüm şiddetiyle devam ederken, tanıkların ifadelerine göre tutuklulara işkence ediliyor. Sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. Tırnak çekme, kamçı, elektrik verme gibi işkencelere maruz kalıyor. Kadınlar toplu tecavüze uğruyor.

YAKLAŞIK 1 MİLYON ÇOCUK ESİR
Milyonlarca genç Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Birçoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyor. Kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor. Genç kadınlar Çinlilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan yaklaşık 800 bin Uygur Türkü çocuk, “melekler yuvası ” denilen çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çince konuşmaya Çince yaşamaya, tıpkı bir Çinliymiş gibi davranan, yaşam felsefesi, ideolojisi, hayata bakışı tamamen Uygurlardan kopuk komünist bireyler olması için yetiştiriliyor.

Milli ve dini kültür mirasları, Uygur tarihi ve kültürü, Türk- İslam mimarileri, tarihi şahsiyetlerin türbeleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. 16 bin Cami yıkıldı. Kur’an-i kerim başta olmak üzere Uygurca yazılmış sayısızca eresi kitapları yakıp yok etti. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni sayılıyor.

“Kardeş aile” projesi adı altında her Türk aileyle ilgilenecek Çinli memur atandı. Sözde “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde 10 günlerce konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyor.

 

Muhammed Ali ATAYURT-Istiqlal Haber

Bu Haberi 528 kişi okudu!
17/06/2023
YORUMLAR
YORUM YAP
0 Yorum bulunmaktadır.