Tayvan Merkezi Haber Ajansı'na göre Litvanya, Çin'in "1 + 17" iş birliği mekanizmasından çekildiği ve AB ülkelerini de aynı şeyi yapmaya çağırdığı bildirildi.
Bilgilere göre Litvanya, 2012 yılından bu yana “1 + 17” iş birliği mekanizmasının üyesi olduğu ve 22 Mayıs 2021 tarihi itibariyle Çin ile Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri arasında oluşturulan “1 + 17” iş birliği mekanizmasından çekildiğini belirten Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis, 17 AB’ye üye devletleri içeren bu mekanizmanın aslında Çin'in AB'yi parçalama tedbirlerinden biri olduğunu öne sürüyor.
Avrupa Parlamentosu (AB) 20 Mayıs'ta "AB-Çin Yatırım Anlaşmasını milletvekillerinin çoğunluk oyuyla dondurduğunu duyurmuştu. Litvanya'nın hamlesi Çin ile AB arasındaki bir dizi gerilimin en sonuncusu olarak görülüyor.
Litvanya parlamentosu ayrıca, Çin'in Doğu Türkistan'daki Uygurlara ve diğer etnik gruplara yönelik baskısını "insanlığa karşı suçlar" ve "soykırım" olarak kabul eden bir kararı 20 Mayıs'ta onaylamıştı.
Ayrıca, Birleşmiş Milletleri, Çin'in Doğu Türkistan'da kurduğu toplama kamplarını incelemeye ve AB İcra Komitesi'ni AB-Çin ilişkilerini yeniden gözden geçirmeye çağırmıştı.
DOĞU TÜRKİSTAN’DA NELER OLUYOR?
Çin'in, Uygur Türklerine yönelik zulüm politikaları ABD, Hollanda, Kanada, Belçika ve ingiltere tarafından soykırım olarak kabul edildi ve daha pek çok ülke Çin’in eylemlerinden ciddi bir şekilde rahatsız olduğunu belirtti. Hemen bütün Uluslararası kuruluşun gündemine giren Doğu Türkistan'daki insanlık dramı, hala bazı ülke tarafından görmezden geliniyor.
Pekin'in 'mesleki eğitim merkezleri' olarak adlandırdığı, uluslararası kamuoyunun ise 'yeniden eğitim kampları' diye tanımladığı yerlerde, Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre en az 2 milyon insan zorla tutuluyor.
Pekin yönetimi, Doğu Türkistan’da kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin net bir bilgi vermezken kamp tanıkları ve Çin kaynaklı belgelere göre ise 2016’dan itibaren hesaplandığında bile 7 milyondan fazla insanın dönüşümlü olarak alıkonulduğunu gösteriyor.
BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken Çin, şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin vermiş gibi yaptı.
Ancak Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise sürekli olarak geri çeviriyor.