Tayvan'a dair-1

Tayvan'a dair-1

Tayvan hakkında bugüne kadar çok şey merak etmeme rağmen, içten içe 1949 sonrası Doğu Türkistan’dan göç ve akabinde yaşananlardaki tutumları sebebiyle Tayvan yönetimlerine pek hoş da bakmamışımdır.
Tayvan'a dair-1


Doğu Türkistan’ın 1949 yılında Komünist Mao’nun Kızıl Birlikleri tarafından işgal süresi tamamlanmış, Merkezi Çin’de iktidarda bulunan Guo-Min-Dang idaresi yönetimi Çan Kay-şek önderliğinde Tayvan adasına sığınmış, Doğu Türkistanlılar da “Vatan için Vatandan ayrılmak” şiarıyla liderleri Mehmet Emin Buğra, İsa Yusuf Alptekin, Osman Batur, Alibek Hakim, Canımhan Hacı ve Gasköl’de kendilerini karşılayan Hüseyin Teyci’nin de katılmasıyla yurt dışına çıkma hicretini başlatmışlardı.

Doğu Türkistanlı Uygur ve Kazakların hem yolda hem de Hindistan’a çıktıktan sonra, onları Tayvan’a götürmek ve Çin’deki Komünist yönetime karşı mücadelede kullanmak isteyen Çan Kay-şek ve ekibinin birçok alavere-dalavereleriyle zaman kaybetmişlerdi. Yolbars Beg gibi Tayvan’a gidenler yanında Türkiye’ye gelip yerleşenler de vardı.

Türkiye’ye yerleşen Doğu Türkistanlılarla irtibat kurup Tayvan’a davet eden Çan Kay-şek yönetimi, bu çağrısına olumsuz cevap verenlerin en azından Mao yönetimine karşı kendileriyle hareket etmesini sağlamaya çalışmıştı. Doğu Türkistanlılar ise yapılacak bu mücadelenin yol haritasını 1954 yılında Suudi Arabistan’ın Taif şehrinde gerçekleştirdikleri “Hariçte’ki İlk Doğu Türkistan Kurultayı”nda karara bağlamıştı. (Kurultay hakkında geniş bilgi için bkz.)

Kurultay’da Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin hariçteki Doğu Türkistanlıların iki müsavi lideri seçilmiş, Tayvan ile olan ilişkilere dair de “şayet Komünizme karşı mücadele başarılı olunursa, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını tanıyacaklarını şimdiden deklare etmeleri durumunda Tayvan’la birlikte hareket edilmesine, bu deklarenin yapılmaması durumunda ise beraber hareket edilmemesine” bir karar alınmıştı.

Mehmet Emin Buğra ve İsa Yusuf Alptekin’in bu karar sonrası bütün girişimlerine ise Tayvan yönetimi ne sözlü ne de yazılı bir cevap vermişti. Taif’te alınan karar mucibince de Doğu Türkistanlıların Tayvan ile işbirliği içerisinde hareket etmemesi genel prensip haline getirilmişti.

Buna rağmen Tayvan yönetimi 1960-70’li yıllarda Türkiye’de köy köy gezerek Doğu Türkistanlılara para dağıtmaya, dahası bir kısım Doğu Türkistanlıları da Formaza’ya davet ederek ağırlamaya, dahası onlar üzerinden hariçteki Doğu Türkistanlıların birlik ve beraberliklerine büyük zararlar vermeye başlamıştı.

Zikredilen olaylar sonrası hariçteki Doğu Türkistanlıların birlik ve beraberlikleri bozulmuş, toplum Tayvan’a gidenler gitmeyenler, Tavyan’dan maddi yardım alanlar almayanlar şeklinde büyük fikir ayrılıklarının yaşandığı nahoş bir süreç yaşanmıştı. Önceleri sözlü başlayan bu nahoşluklar akabinde yazılı olarak basına da yansımıştı.

Yine zikrettiğimiz bu dönemde Tayvan yönetimi, Kıta Çin’deki yönetim hakkının kendilerinde olduğunu, Komünist güçlerin iktidarlarını gasp ettiklerini ve en kısa zamanda Komünistlerin kıta Çin’den kovularak tekrar iktidara gelebilecekleri türden siyaset gütmekteydiler. Anlaşılan o ki, kıta Çin’de tekrar iktidara gelme hayali kuran Tayvan yönetiminin, bu hayalleri gerçekleştiğinde de Doğu Türkistan’ı önceki iktidarları gibi sömürmeye devam edeceklerdi.

Evet, aradan uzun yıllar geçti, dünya hızla değişip bir nevi köy haline geldi. Artık uzaklar çok yakın, belki yakınlar çok çok uzak oldu.

Değişen şartlar içerisinde Tayvan cenahını biz de merak edip araştıralım dedik. Tabi ki bu araştırmanın sonucunu siz değerli okuyucularımızla paylaşmamak olmazdı.

Bu giriş mahiyetindeki değerlendirmemize bir sonraki yazımızda Tayvan’ı değerlendirerek devam edeceğiz.

Kaynak:ogunhaber.com
Yazar:Doç.Dr.Ömer Kul

Yazar
YORUMLAR
YORUM YAP
0 Yorum bulunmaktadır.